5 Ağustos 2013 Pazartesi

SINIR AŞAN DEVRE TOPLANTISI

            Polis Akademisi 1976 yılı mezunları olarak devre toplantımızın sekizincisini gerçekleştirdik.

Buluşmaların odak noktasını, mezun olduğumuz 30 Haziran tarihi oluşturuyordu.

28 Haziran 2013 tarihi itibarıyla Trabzon polisevinde yemekli toplantı düzenledik. Devre toplantımıza Ahmet Kılıç, Baki Ersoy, Cevat Çolak, Cevdet Özkaya, Erol Özdemir, Faruk Tonya, Hasan Bendaşan, Hayrettin Mungan, Hüseyin Kibrit, İhsan Tuğrul, İrfan Banaz, Lütfiye Özüyılmaz, Mualla Kütük, Murat Karcıoğlu, Necmettin Seymen, Niyazi Eraldemir, Orhan Gazi Öztürk, Osman Deliloğlu, Osman Kaya, Sadettin Dereköy, Sırrı Güçlü, Şenel Özkaya katıldı. İsmet Bilgin'in eşiyle birlikte yakınlar olarak toplamda 51 kişiydik. Yemek sırasında, önceki yedi yıla ait fotoğrafları, slayt gösterisiyle izledik.

Trabzon emniyet müdürü Ertan Yavaş, ilde uluslararası spor turnuvası yapılmasına rağmen ilk günkü toplantımıza katıldı. Devrelerimizle sohbette bulundu. Etkinliğimizin tümünde de sıcak ilgilerini gösterdi.

Dört gün için kiraladığımız iki küçük otobüsle 29 Haziran günü Sumela manastırını gezdik. Sarp bir kayada yerleşim yeri oluşturulduğunu görünce, ifa etmeye çalıştığımız "güvenlik" görevinin önemini bir kez daha anladık. Güvenlik ihtiyacı ne kadar önemli ki insanlar zarar görmeyecekleri yerler olarak kuş konmaz, kervan geçmez kayalarda bile çare aramışlar.

Yolumuz Maçka'dan geçmişken Hamsi köyüne ve meşhur Zigana geçidine gitmeyi de ihmal etmedik. Tünelin öbür ucundaki derin vadinin muhteşem panoramasını izledik. Pestil aldık. Fotoğraflar çektirdik.

Trabzon il merkezine döndüğümüzde Atatürk Köşkünü ziyaret ettik. Buradan Trabzon şehrini ve denizi izledik. Köşkün ziyaretçisi çoktu. Hatta gelin ve damatlar, harika çiçeklerle bezeli köşkün bahçesinde fotoğraflar çektirmekteydi. Biz de anı fotoğrafı olarak bu karelerde yerimizi aldık.

Programımızda 30 Haziran günü için Uzungöl yaylası vardı. Otobüsler bizi en uç noktaya kadar götürdü. Suni olarak oluşturulmuş olsa da küçük şelaleler, vahşi yeşilliğin içerisinde doğaya adeta gülücükler sunuyordu.

Yeme içme yerlerinden bazılarında fiyatlar yüksekti. Birinin iç duvarlarında özlü sözler sıralanmıştı. "Kâğıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır" bu sözlerden biriydi. Müessese sahipleri kalemin etkisini göz ardı etmeksizin hem kendileri için, hem de Karadeniz turizmine katkı adına fedakârca hizmet verebilmelidirler.

Programımızın dördüncü gününde Gürcistan'daki Batum şehrine gittik. Böylece Polis Akademisi 1976 yılı mezunları olarak ilk kez sınır aşan bir devre toplantısı yapmış olduk. Karadeniz sahil yolumuz Samsun'dan itibaren tamamıyla bölünmüş yol statüsünde iken Sarp'tan Batum'a kadar yirmi kilometrelik yol hâlâ tek yönlü idi. Bir günlük gözlemimize göre Türkiye onlardan fiziken daha iyi düzeyde idi. Ancak Batum polisinin sınır geçiş işlemlerindeki başarısı Artvin polisinden çok daha hızlıydı. Bu hız, diğer alanlarda da devam ederse bizden önce gelişecekleri aşikârdır.

Karadeniz bölgesinin bütününde olabilen bitki örtüsünden bir bölümünü birkaç bitkiyle takviye ederek "Botanik Bahçe" diye ücretli olarak gezdirmeleri bir farklılık idi. Bir başka farklılıkları da Karadeniz'de sıkça geçmekte olan yunusları bir gösteri merkezinde toplamaları ve ücretle seyrettirmeleriydi.

Söz farklılıktan açılmışken şunu da belirtmeliyiz. Biz de büyüklük ölçütü çoğu kere binalar iken Batum kent meydanında elinde post bulunan kadın heykelinin, yanındaki binalardan büyük oluşu sanata verilen değerin bir ifadesiydi. Ayrıca kent dokusuyla fazlaca oynanmadığının da bir göstergesiydi.

Devre buluşmamızın son gününde Giresun ve Ordu'yu ziyaret ettik. Giresun'daki ilk durağımız müze oldu. Müze müdürümüz hem müze, hem de Giresun Kalesi ve Kale'de anıtı bulunan Osman Ağa konusunda bizi bilgilendirdi. İl Kültür Müdürü Emin Yılmaz da Kale'ye gelerek yeni oluşturulan gezi ve seyir güzergâhının yapılışı hakkında grubumuzu aydınlattı. Giresun'un kültürel zenginliklerini içeren kitap ve broşürler dağıttı.

Piraziz'deki pideli öğle yemeği sonrası Ordu'ya geldik. Ordu bizi teleferiğiyle karşıladı. Boztepe'ye çıkarken teleferiğin içinde kulaklarımız fonda "Boztepe'ye çıkmalı/ Şu Ordu'ya bakmalı" türküsünün melodisini aradı. Umarız ileride bu da gerçekleşir.

Bu duygularla Ordu'dan ayrılırken bir devre buluşmamız daha sona eriyordu. Katılan devrelerimize ve yakınlarına mutlu, uzun ve sağlıklı yaşam diliyoruz. Desteklerini bizden esirgemeyen Trabzon, Giresun ve Ordu il emniyet müdürlerine özellikle teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bizi karşılayan polis memurlarından biri, otobüslerin önündeki "Polis Akademisi 1976 Mezunları" yazısını görünce "Ben o yıl doğmuşum" demişti. 37 yaşındaki sevgili meslektaşımız bize farkında olmadan ikinci baharı yaşadığımızı hatırlattı. Biz zaten "Hayat ertelemeye gelmez" parolasıyla buluşmalarımızı sürdürmekteydik. Bir kez daha doğru yolda olduğumuzu anladık.
2014'de buluşmak üzere...