27 Şubat 2014 Perşembe

NEREDE HATA YAPIYORUZ

  

İl emniyet müdürleri, diğer il idare şube başkanlarıyla birlikte, il valisinin koordinatörlüğünde, üstlendikleri görevleri yerine getirirler.

Her il idare şube başkanı, kendi görev alanının uzmanıdır. “Kısmen de yönetici”dir.

Vali ise mülki idare amiridir. “Kusursuz bir yönetici”dir. İl idare şube başkanlarının hizmet alanlarından, ancak ilgisi kadar bilgi sahibidir.

Gerek polis teşkilatının kuruluşunu gösteren Emniyet Teşkilatı Kanununda, gerekse polise görev veren Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda il emniyet müdürlerinin görev tanımları yapılmamıştır. Fakat bu iki kanundan sonra çıkarılan İl İdaresi Kanunu, 11’inci maddede “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa ilişkin emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir” hükmünü getirerek adeta polisle ilgili kanunlardaki boşluğu doldurmak istemiştir. Bir farkla ki; kent merkezlerinde il emniyet müdürü için yazılması gereken görevleri valiye mal etmiştir. Oysa vali, bir copun kitlesel ağırlığını ve bunun karşı tarafa fiziksel yansıma şiddetinin ne ölçüde olacağını emniyet müdürü kadar bilemez. (http://www.caginpolisi.com.tr/il-emniyet-mudurunun-yeri/)

Ayhan Pamuk müdürümüz şu tespiti yapmaktadır: “Karakolda sabahlamadan, hırsız peşinde koşarken yaralanmadan, günlerce beyin patlatıp cinayeti çözmeden, gözüne bakınca suçluyu tespit edecek ferasete erişmeden Emniyet Müdürü olunamaz.” (https://www.facebook.com/TC.ayhan.pamuk.50)

Meslektaşımızın belirttiği gibi emniyet müdürü olmak kolay değildir. Komiser, başkomiser, şube müdürü gibi sıralı bütün rütbeler, liyakat gösterilerek geçilir ve il idare şube başkanlığı görevini yapacak düzeye gelinir. Bu anlamda Amerika Birleşik Devletlerinde, seçimi kazanan Başkanın, ancak dört ay sonra mührü teslim alması manidardır.

Ülkemizde geçerli olan sistem, teşkilatımızla ilgili olarak il idare şube başkanlığı görevinin birinci sınıf emniyet müdürü tarafından yerine getirildiğidir.

Bugün İstanbul’da olduğu gibi birinci sınıf emniyet müdürünün, “Koordinatör Emniyet Müdürü” sıfatıyla, kanunla kendisine verilmiş bir görevden aşağısını kabul etmesi birinci sınıfa yükselme onurunu zaafa uğratacaktır. 3201 sayılı kanunun 13’üncü maddesi, birinci sınıf emniyet müdürlerinin hangi görevlerde istihdam edileceğini belirtmiştir. Sayılanlar arasında “Koordinatör Emniyet Müdürü” yer almamaktadır.

Takdir edilir ki, bir ilin tarım, bayındırlık, sağlık, eğitim gibi hizmet politikaları valinin himayesinde ilgili il idare şube başkanları eliyle yürütülür. İl Emniyet Müdürünün, il idare şube başkanlığından baypas edilerek yerine başka bir görevlinin getirilmesi polis teşkilatının aczini göstermektedir. Kendisine bir genel müdür çıkaramayan bu teşkilat, şimdi de il emniyet müdürü çıkaramamakla karşı karşıyadır. Polis teşkilatı bu denli kaderiyle baş başa bırakılmamalıdır. Teşkilatın üst düzey yöneticileri nerede hata yapıldığı konusunda araştırmalar yaptırarak soruna çözüm üretmelidirler. Teşkilatı geri kalmışlıktan kurtarmalıdırlar.

20’nci yüzyılın başlarında mala karşı işlenen suçlar için daha etkin önlemler alınırken 21’inci yüzyılın başlarında cana yönelik suçlar önemli görülmeye başlanmıştır. Gelişmiş toplumlar bu algıyla hareket ederken Türk polisinin bu gerçeğin gerisinde bırakılması, üst düzey yöneticilerin kara bir lekesi olarak tarihte yerini alacaktır. Derhal DÜŞÜNSEL anlamda ileri hamleler yapılması için projeler geliştirilmeli ve polis teşkilatı olması gereken çağdaş düzeye taşınmalıdır. 169 yıllık bir teşkilatın kendi ayakları üzerine duramamasının sorumluları, başta üst düzey yöneticileri olmak üzere tüm personelimizdir. Emniyet hizmetleri sınıfı mensupları, üzerlerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmelidirler.