17 Kasım 2017 Cuma

KIBRIS'TA TRAFİK

Ada devletlerinde trafiğin soldan seyretme geleneği Kıbrıs’ta da devam etmektedir. Direksiyon sağ taraftadır.
Araçların arka plaka zeminleri sarı renklidir. İngiltere’de olduğu gibi adaların sis etkisinde kalacağı, dolayısıyla sarı zeminli plakanın kolay farkedileceği ifade edilmiştir. Ancak yeni araç kayıtlarında beyaz zemine dönülmüştür.
Araç plakalarında iki harf ve üç rakam bulunur. Resmi araçlara R harfi, ticari araçlara T harfi, kiralık araçlara Z harfi eklenir. R ve T harfleri, harf grubunun önündedir. Z harfi ise rakam grubunun sonundadır.
Üniversitelerde ve turizm işletmelerinde az miktarda büyük otobüse rastlanmaktadır. Türkiye’den otobüs getireceklerse sol tarafa kapı açtırmak zorundadırlar. Otobüs direksiyonları solda da olabilir.
Genellikle 22 kişilik küçük otobüsler yaygındır. Kamyon yok denecek kadar azdır. Limanlara gelen malı getirip götürmek için az miktarda TIR aracı vardır.
Araç derken panelvan adı verilen çift kabinli kamyonetlerden de söz etmek gerekir. Panelvanlar; tesisat ve onarım için yürüyen atölye gibi hizmet vermektedir. Kasa üzerinde, yapılan işin niteliğine göre merdiven, takım çantaları, yedek parçalar görmek mümkündür. Yarının sanayicileri olacak bu insanlar belki de panelvanlı bu günlerini tebessümle hatırlayacaklardır.
Ülkede demiryolu ve tünel yoktur. Lefke’de çıkarılan bakır cevheri ile Güzelyurt’ta üretilen meyve ve sebzenin taşınması amacıyla 122 km. uzunluğundaki Lefke-Mağusa demiryolu hattı 1905 yılından 1951’e kadar hizmet vermiştir.  Bu döneme ait nostaljik iki lokomotifden biri Gazimağusa tapu dairesi önünde, diğeri Güzelyurt festival parkında o günlerin anısına tanıklık etmektedir.
Havalimanı yakınlarında iki, Girne’de bir olmak üzere üç köprülü kavşak mevcuttur.
*
Türkiye’den gelenler için araç kullanma zor görülse de kısa zamanda uyum sağlanabilmektedir. “Sağdan gelen trafiğe yol ver” kuralına uyulduğunda işler yarı yarıya halledilmiş demektir. Araç kullanırken telefonla konuşulmamalıdır. Sarı renkli çizgiler üzerine park edilmemelidir.
Kıbrıs’ta toplu taşımacılığın yetersiz oluşu şoför ve araç sayısının artmasına yol açmıştır. Bu durum karayolları trafiğini zora sokacağa benzemektedir. Henüz üst yapı tamamlanmamışken metro ya da raylı sistem için düşünenler düşünmeye davet edilmelidirler.


12 Kasım 2017 Pazar

YEŞİL GİBİSİ VAR MI

           Kıbrıs’ta hendeklerle takviye edilmiş surları görünce güvenliğin önemi bir kez daha öne çıkıyor. Özellikle denizden gelecek saldırılara karşı insanlar kendilerini bu devasa duvarlar içinde güvende hissedebilmişlerdir.
Yıllar itibarıyla nüfusun artması, insanları bu surların dışında yaşamaya zorlamıştır. Üstelik 1974 Kıbrıs barış harekâtı sonrası yaşanan dış göç, nüfusu artırdığı gibi çarpık kentleşmeyi de beraberinde getirmiştir. Buna Ada’nın üniversiteleşmesiyle artan öğrenci potansiyelini de katmak gerekir.
Nüfusun artışına paralel olarak yeni okul binaları, hastaneler ve diğer devlet daireleri inşa edilmiştir. İhtiyaçlar doğduğunda yenileri yapılmaya devam edilmiştir. Nüfus artış oranı kestirilemediği için çarpık kentleşme kaçınılmaz olmuştur.
Böylece sur içinden sur dışına taşan halk, bununla da yetinmeyerek site olarak anılan yaşam alanlarını tercih etmiştir. Sosyal ve kültürel gelişmeler insanları böyle bir karara zorlamıştır. Sitelerin; özel güvenlik görevlilerince korunması, araç park sorunu yaşanmaması da tercih nedeni olmuştur.
Üniversite ve öğrenci sayısı artınca gerek sur içi, gerekse sur dışı evleri öğrenci yurtları gibi kullanılır olmuştur. Bunu, balkonların dağınıklığından ve bahçelerin intizamsızlığından anlamak mümkündür. Ama hâlâ kendi evlerinde oturan ailelerin balkon ve bahçeleri muhteşem güzelliktedir. Bu evler begonvil ve alev ağaçlarıyla diğerlerine kırmızı mesajlar iletmektedirler.
Kuzey Kıbrıs evleri bahçeden sonra oturma salonlarına açılmaktadır. Mutfak, bu mekân içinde kuruludur. Böylece bahçe, salon, mutfak kurgusu ayrılmaz üçlü olarak dikkat çekmektedir.
Av merakı olanlar köpeklerini bahçelerinde barındırırlar. Bu durum, en çok ezan okunurken fark edilir. Sanki önceden çalışılmış bir uluma armonisi mahallelere yayılır. Fon müziği oluşturur gibi... Ancak başıboş köpeklerin katılımıyla bu armoni gürültü kirliliğine dönüşür. Ne var ki, hayvan sevgisi ya da köpek yüzünden komşuyla kötü olmamak için buna katlanılmaktadır. Bu arada duyarlı olanların kent dışındaki özel barınaklarda beslemeye devam ettiklerini de memnuniyetle belirtmek gerekir.
Öte yandan bazı yollar ve boş alanlar yazın tozlu, kışın çamurlu olabilmektedir. Ülke yeterli yağış almadığı için yeşeremeyen topraklar, toz ya da çamur olarak evlere ya da işyerlerine geri dönmektedirler. Belki de toz ve çamurlar ziftin zararları ve betonun yakıcılığı karşısında daha masum görülüyor olabilir. Zira sıkıntı varsa galoş da vardır.
Kıbrıs’ta ormanlar yıllar itibarıyla; gemi yapımı, bakır madenleri, kereste ihracatı, keçiler ve yangınlarla yüzde yedilere kadar gerilemiştir. Uzmanlar, bu oranın yüzde otuzlarda olmasından söz etmektedirler. (KKTC Devlet Planlama Örgütü. 2008 Yılı Makroekonomik ve Sektörel Gelişmeler, Haziran 2010, s. 234) Yeşil, yerini yavaş yavaş sarıya bırakmaktadır.
Unutulmamalıdır ki yeşil yoksa orman yoktur. Orman yoksa yağmur yoktur.
Bugün Kıbrıs’ımızda yüz bin üniversite öğrencisi bulunmaktadır.
Neden yüz bin yeni fidan olmasın?
Bir kampanya yeter bile…




1 Kasım 2017 Çarşamba

GENÇ ÜLKE K.K.T.C.


3355 kilometrekare… Zonguldak kadar…
300 bin nüfus…
Onun da üçte biri üniversite öğrencisi… Yüksek Öğrenim yetkilisi Ziya Öztürkler’e göre 30 bini üçüncü ülkelerden….
Öğrencinin nüfusa oranı itibarıyla belki de dünyada ilktir. Üniversite adası diye anılması bundan olsa gerek…
Lefkoşa, Girne, Gazimağusa gibi kentlerin ana caddeleri bu iddiayı doğrular gibi. Gözlemlerimize göre bu caddelerdeki her on kişiden dokuzu 25 yaşın altında.
Türkiye ile aynı dili, aynı milli marşı ve aynı parayı kullanmaktadır. Ama ev, araba, arsa satılıyorsa orada sterlin vardır.
Konuşma dilinde soru takısı ‘mi’ nadir kullanılmaktadır. Cümle sonuna yapılan vurgu yeterlidir.
‘E’ harfleri bazen o kadar açık telaffuz edilir ki kelime sonunda ‘a’ gibi duyulur.
Emekli olana ‘emekli çıktı’ denilir.
‘Gittim’ yerine ‘kaçtım’ kullanılır.
Kişi işyerinde ise bulunduğu yeri ‘içerdeyim’ diyerek bildirir.
Çalışmak yerine ‘işlemek’ söylemi yaygındır.
Evdeki elektrikli on cihazdan neredeyse sekizinin fişi iki uçlu olduğu halde prizlerin tamamı üç girişlidir. Erkekler tornavidayla, kadınlar tokayla işlerini görürler.
Şerit metrelerde santimlerin yanındaki diğer rakamlar akıl karıştırıcıdır. Yanlış mı görüyorum diye tekrar tekrar ölçülen nesneye bakmak gerekir.
Araçların direksiyonu sağ taraftadır. Yolun sol şeridinden gidilir. Makam sahibi kişiler aracın sol arka tarafında oturur. Ada devletlerine özgü trafik akışı vardır. Kavşak, ‘çember’ olarak adlandırılır. Çoğu kere bu çemberlerde “Sağdan gelene yol ver” şeklinde uyarı tabelaları vardır. Bu kural öylesine yerleşmiştir ki kavşak kazaları yok denecek kadar azdır.
Kavşaklara tabela yasağı belediyeler ve karayolları için bir başarıdır. Şoförün dikkati dağılmasın diye…
Ancak “Çevreye çöp atanın cezası asgari ücretin ¼ ünün iki katı kadardır” şeklindeki küçük tabela istisnadır. Sürücü bu uyarıyı okuyuncaya kadar birkaç risk geçirebilir. (Ben ikinci geçişte tamamını okuyabilmiştim. O da yolcu iken...)
Benzin ve mazot fiyatı Türkiye’den üçte bir daha ucuzdur. KKTC’de LPG yoktur.
Taksilerin tamamına yakını Mercedes otomobildir ve siyah renklidir. Toplu taşıma olmadığı için en tutulan ulaşım biçimidir.
Farklılıkları olan bu ülke, genç nüfusuyla farkındalık yaratmak için tarih sahnesindeki yerine doğru hızla koşmaktadır. Dolu dolu üniversiteleriyle…