ÖNSÖZ/
Suç olgusu, toplumsal değerleri derinden zedelemektedir. Derhal bir çıkış yolu bulunmalıdır.
Amaç; iyi, güzel, faydalı insan profiliyle onları,
olmaları gereken sosyal statüye kavuşturmaktır.
Yüce Kuran’ın içinde, suç işleyen toplumu doğru
yola çağıran öğütler ve mesajlar vardır. Öğütler doğrudan verilmiştir. Mesajlar
ise örnek olaylardan yola çıkılarak alıcısına ulaştırılmıştır.
Bu çalışma ile farklı bir yöntem
izlenmiştir. Sözü edilen öğütler ve mesajlar sadeleştirilerek şiirsel bir dille
ve beyitler halinde ifade edilmeye çalışılmıştır. Çünkü Yüce Kuran’a göre
Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe ikili manalar ifade eden (Zümer
Suresi 23) bir Kitap halinde Arapça indirmiştir.
BİRİNCİ
BÖLÜM
KURAN
HÜKÜMLERİ
‘Oku’mak
Oku, o şan
ve şerefi yüce olan Kuran’ı oku
O güzelim ayetlerini ilmek ilmek doku
İndirdim bin
aydan hayırlı Kadir gecesinde
Emirlerim,
öğütlerim vardır her hecesinde
O gece iner
ruh, o gece iner melekler
Peyderpey
yerine gelir yapılacak işler
Sözün en
güzeli iç içe ikili manalar
Peygamberdir
aracı, emirleri herkes anlar
Hepsi bir
defa da değil, indirdim parça parça
Sure ve ayet
olarak gönderdim Arapça
Anlamak için
ağır ağır okuyasınız
Her bir
örneği verdim ki öğüt alasınız
Doğruluk ve
adalet; benim sözlerim çoktur
Bu sözleri
değiştirecek başka güç yoktur
Şifa Kuran
Kuran,
benden bir emirdir, bir öğüttür size
Bir ilaçtır,
bir şifadır gönül derdinize
Asla
uydurulabilecek bir söz değildir
İnanan bir
toplum için yol göstericidir
Kalem olur yeryüzündeki
bütün ağaçlar
Kelimelerim
tükenmez, çağladıkça çağlar
Denize,
arkasından yedi deniz katılır
Mürekkep
olur, insanın kaderi yazılır
Bilinmeli
ki, benden gelen ilimdir Kuran
Kalpten
inanır, karşısında saygıyla duran
Kıyamet
ansızın başına gelir inkâr edenin
Kurtulma
gayreti sonuçsuz kalır şüphelenenin
Kuran, kalp
gözünü açan nurlu bir ışıktır
İlmini
kavrayıp inananlar Kuran’a âşıktır
Ayetlerim
emreder, kötülükte direnmeyin
Büyüklük
taslayıp onlarla alay etmeyin
Ey Muhammed,
vahyedilen Kuran’a sımsıkı sarıl
Anlatıver
kavmine öğütlerimi harıl harıl
Derler ki;
“Kuran, önceki nesillerin masalları”
O onaylar
önceki Kitaplarda yazılanları
|
Vicdanlarınız
der ki dosdoğru ayetler
Sırf
haksızlıktır onları inkârcı gayretler
Ayetlerimle
alay edenleri iyi seç
O
zalimlerden uzak dur, başka konuya geç
Ola ki
hastalık, rızık arama ya da savaş
Sen kolay
gelen ayetleri oku yavaş yavaş
Başkası
Kuran okuduğunda da sus ve dinle
Yaygara
koparanlar varsa, hemen engelle
Kurallar manzumesi
Akıp giden
zaman içinde ömürler geçti
Uy ve
uygula, bütün emirler bir süzgeçti
“İşittik”
de, ayetlere ne sağır ne kör davran
“İtaat
ettik” de, yeni İslam dinine inan
Namaz, oruç,
haç, zekât, kelime i şehadet
Hepsi
İslam’ın farzıdır, inan ve devam et
Yalnız bana
ibadet et, benden yardım iste
Mal mülk
yarışına girme diyor, kutsal liste
Ne cimri, ne
de savurgan ol, yoksulu doyur
Gösteriş
için ibadet yapmaktan uzak dur
Yetim hakkı
yiyenler zorbalıkla haram yer
Ey güzel
kulum, emanetleri ehline ver
Yeminini
bozma, olma yalan yere tanık
Getirip
götürürsen lafı, olursun sanık
Bil ki
verilen söz sorumluluğu getirir
O halde
verdiğin sözleri yerine getir
Kaş göz
işareti yapıp alay etme sakın
Kulu
arkasından çekiştirmeyi bırakın
Sakın ha,
söyleme yapamayacağın şeyi
Boş sözlerle
karşılaştığında dön köşeyi
Akraba
hakkına, adalete göster saygı
Ölçü ve
tartıda adil ol ki, yaşama kaygı
Anaya ve
babaya iyilik et, deme öf
Onlara güzel
söz söyle, yapma asla blöf
Düşküne
yardım edemiyorsan sermayeyle
Olabilir, en
azından yumuşak söz söyle
İnananlar
başladıysa birbiriyle savaşa
Aralarını
bulun hemen, zorlayın barışa
Bozgun
çıkarma, barışa kavuşmuşsa dünya
Sıkıntıda
sabırlı ol, görme kötü rüya
Günahtır,
haksız yere girme insan kanına
İntihar edip
kıyma o güzelim canına
Eşler,
cariyeler dışında aşma haddini
‘Zina,
çirkin bir hayâsızlıktır’ der hak dini
Büyüklük
taslama, yaramazsın ovaları
Böbürlenip
kasılma, aşamazsın dağları
Ardına düşme
bilgi sahibi olmadığın şeyin
Yaptığından
sorumludur gönül, göz, kulak, beyin
Haddi aşma,
yeni suçlar işlemekten sakın
Benimle
korkutmak isteyene durma yakın
Üfürükçüye,
vesveseye etme itibar
Ahiretten
umut kesmişler, al sana ihbar
Sorma,
söylenince gitmeyecekse hoşuna
Açıklanacak,
sorup iş çıkarma boşuna
Dini
parçalayan tarikattır, cemaattir
Takip edin,
yalnız benim yolum hakikattir
Söylüyorum
size, öğüt alasınız diye
Duanız
oldukça güzel şeyler benden hediye
Evrensel son elçi
Ey Muhammed,
sen yokken herkes cahil, pejmürde
Sen evrensel
son elçisin, hepimize müjde
Peygamberlik
görevinde asla alma ücret
İyiliği başa
kakma, değil ki ticaret
Fakirdin,
barındırdım seni bir yetim iken
Değilsin
insanlar için bir zorba, bir diken
Sorgu bana
aittir, sorarım size soru
Kuran’la
öğüt ver, bütün kullarımı koru
Sana ilim
verdim, yetimleri üzme sakın
El açıp
isteyeni paylamamaya bakın
Kimi layık
görüyorsam peygamber seçerim
Kuran’ı
inkâr edenleri görmez geçerim
Zebur
Davud’a, İncil İsa’ya, Tevrat Musa’ya
Hepsini
tasdik eden şifa Kuran ise sana
Sana
vahyedilen Kuran’ı oku, namazı kıl
Odur seni
hayâsızlıktan koruyan akıl
İnkârcılar
Kuran’ı falcılık aracı yaptılar
Alay ettiler
seninle, göğsünü daralttılar
İnanmadı,
karşı çıktı Ebu Lehep ve eşi
Malı onu
kurtaramaz, görecektir ateşi
De ki,
“Benim yaptığım benim, sizinki sizin”
Dar
gelirlilere yardım etmek hepimizin
|
Kalp gözüyle
görmeyen, duymayan kör ve sağır
Akıl
kullansın, gerçeği duysun ağır ağır
Yanına yaşlı
kör bir adam geldi, telaşlı
Kendine bir
öğüt alacaktı yarayışlı
Yüzünü
ekşittin, ilgi göstermedin, döndün
İhtiyaç
duymayan biriyle ilgilendin o gün
Habersiz
kalmış toplumu uyaracak olan sensin
Bil ki onlar
üzerine yönetici sen değilsin
İnsanları
zorlama, çağır İslam dinine
İlk
Müslümansın, inan tanrının birliğine
Kafaları
çatlatırcasına duyur vahyi
Yüz çevir
ortak koşanlardan, olmasın zayi
Sen
Mekke’sin, bütün şehirlere zaten anasın
Mekke
çevresinde yaşayanları uyarasın
De onlara,
kıyamet günü ne dehşet, ne kem
Başka veli
edineni gözetlerim her dem
Dileseydim
insanları yapardım tek millet
Ne var ki
çekişmeye devam ederler, illet
Dolduracağım
cehenneme cini, inkârcıyı
Bunun için
hatırlatıyorum gerçek acıyı
Ey Muhammed,
dini ayakta tut, uy yasaya
Tavsiyemdir
Nuh, İbrahim, İsa ve Musa’ya
Vahyim ki
kendilerini çağırdığın İslam
Bana ortak
koşanlara ağır geldi vesselam
Önceden kitap
verilenler düştüler ayrılığa
İlim geldi,
çekememezlik sebepti kırgınlığa
Emrolunduğun
gibi dosdoğru yürü yine
Sen onları
durmadan çağır İslam dinine
Bebekken
güçsüz, gençken güçlü, ihtiyarken zayıf
Ölülere söz
dinletemezsin duysan da hayıf
Uğraş ki
sağırlara sesini duyurasın
Gerçeği
görmeyeni ışığa çıkarasın
Benden başka
veli edinenler, dişi örümcek
Evlerin en
zayıfı da onların, kim bilecek
Ticaret,
eğlence varsa bırakırlar seni
Bil ki her
şey katımdadır, tanırlarsa beni
Peygambere
odaların ardından bağırma
Birbirinizi
çağırdığınız gibi çağırma
Peygamberin
sesinin üstünde konuşmayın
Birbirinizi
siper edinerek sıvışmayın
O bir melek
değil, içinizden gelen peygamber
Sadece
vahyolunanı duyuran mis ve amber
Önceki
nesillerin akıllı insanları
Men etmeliydiler
bozgunculuk yapanları
İnsan ve tabiat ana
Ben bilirim
doğuranı, hamile kalanı
Uzun ömürlü
ya da ömrü kısa olanı
İlk
atanızdı, yarattım topraktan Âdem’i
Çiftler
halinde var ettim spermden âlemi
Sonra sağlam
bir bekleme yerinde bir damla
Embriyo,
kemik et giydi sanki gramla
Yeri göğü
kâinatı altı günde yarattım
En güzel
yönetmek için kapağı arşa attım
Yörüngede
yüzen yıldızı, ayı, güneşi
Ben
yarattım, yoktur asla kâinatta eşi
Yıldız; yön,
ay; hesap, güneş; ısıdır, ışıktır
Şüphesiz
sema kandillerle donatılmıştır
Denizde taze
balık ve de süs eşyaları
Giderler o
gemiler yara yara suları
Götürürsünüz
hayvanları sabah meraya
Halis
sütler, içenin boğazından kayar ya
Atlar ve
develer, siz yarı cana inmeden
Taşırlar
sizi ve yükünüzü of demeden
Ağaçlar ve
kovanlar arıların evleri
Şifa bal
çıkarırlar yiyerek meyveleri
Benim bilgim
dışında hiçbir dişi doğurmaz
Hiçbir meyve
çekirdeği kabuğunu yarmaz
Hurma ve
üzümlerden sarhoş eden içecek
Aklını
işleten milletlere ders verecek
O kuşlar ki
göğün boşluğundadır, uçarlar
Benden başka
havada tutan yoktur, kaçarlar
Hayvan
derilerinden yaptım, evlerinizdir
Evler sizin
huzur ve dinlenme yerinizdir
Sizin için
ağaçtan, evden, buluttan gölgeler
Barınaklar,
mağaralar dağlardaki bölgeler
Elbiseler
yaptım sıcaktan soğuktan korusun
Zırhlı
elbise giyin, düşmanın eli kurusun
İşte kıyamet
Kıyamet,
korkunç titreşimli sesle gelecek
Gök
yarılacak, erimiş madene dönecek
Kıyamette
herkesin derdi kendine yetecek
O gün o,
asla başkasıyla ilgilenmeyecek
Her hamile kadın
çocuğunu düşürecek
Emzirenler
çocuğunu unutuverecek
Kıyamet
gününde dost dostun halini sormaz
O gün
alışveriş, dostluk, kayırıcılık olmaz
Suçlu;
oğullardan, eşten, kardeşten verse de fidye
O azaptan
kurtulamaz sunulsa da sedye
Kıyamet günü
mezarlardan çıktılar pürtelaş
Dikili
putlara doğru gittiler sarmaş dolaş
Boruya
birinci kez üflenir hepsi ölür
Bir daha
üflenir, hepsi yeniden dirilir
Kıyamette
teraziler doğru ve de hassastır
Zerre kadar
haksızlık yapılmaması esastır
Hardal kadar
bir şey olsa ortaya gelecek
Haklarında
adaletle hüküm verilecek
İnkârcılar
derler ‘bir saat kaldık’, dünya dar
İnananlar
derler yeniden dirilene kadar
Dünya hayatı
bir oyundur, yoktur ayarı
Anlık
yağmurun bitirdiği ot gibi sapsarı
Aldatıcı bir
zevktir, süstür, mal yarışıdır
Ahiret ise
ya azap ya bağışlamadır
Ortak koşma
Benden başka
tanrı edinme, bana ortak koşma
Ortak
koşanlardan uzak dur ve de azgınlaşma
Ortak koşan
da, koşmayan da bir gün ölecek
Kıyamet günü
huzurumda dava görecek
Yarattığım
şuurlu insanlar övünçlüdür
Bana ortak
koşanlardan çok daha güçlüdür
Gece,
gündüz, güneş, ay; varlığımın nedenleri
Sevdim,
onları yaratan bana ibadet edenleri
Lat, Uzza,
Menat; tanrı diye adlandırdığın put
Onlar için
delil göndermedim ki, hepsi çaput
Zan, gerçek bakımından
bir şey ifade etmez
O putlara
tapanlar, zanna uymakla bitmez
O putlar
hiçbir zaman hiçbir şey yaratamaz
Kendileri
yaratılmıştır, bu mümkün olamaz
Çağırıp dua
etsen çağrını duymaz putlar
Duysalar da
sana cevap veremeden patlar
O putların
yürüyecekleri ayakları
Yok ki sizi
işitecekleri kulakları
Sizinkiler
gibi tutacakları elleri
Önünü ardını
görecekleri gözleri
Kendi
keyfini tanrı edinen kişi mi hür
Gözüne,
kulağına ve de kalbine mühür
Beni bırakıp
bana benzerler aramayın
Yaratan
benim, yaratmayan putlara tapmayın
Putlar
ölülerdir, bilin ki hayat bulmazlar
Ne zaman
diriltileceklerini bile bilmezler
Putlar
toplansalar bir sinek bile yaratamazlar
Sinek
onlardan bir şey kapsa geri alamazlar
Hayat devam ediyor
Tarih öncesi
insan, sonsuz bir zaman kesitindeydi
O zamanlar
dikkate değer bir varlık bile değildi
Şimdi öyle
bir varlıktır ki işiten ve görendir
Tarafımdan
kendisine doğru yol gösterilendir
İnsanlar
korkunç depremle sarsılır ateş içinde
Çıkarlar
ortaya ayrı ayrı gruplar halinde
İnanmayanlar
kördür, şimşek ışığında yol alırlar
Üzerlerine
karanlık çökünce çakılıp kalırlar
Sağırdır,
dilsizdir korkunç yağmurda çıkarlar
Ölüm
korkusuyla kulaklarını tıkarlar
Onların
içinde öğrenim görmeyenler vardır
Tevrat,
okuyamadıkları Kitabın adıdır
Bütün
bilebildikleri kulaktan dolma şeyler
Sadece
tahminde bulunabilirler bu beyler
Kitap
yazarlar “Bu Allah katındandır” diyerek
Bir de ücret
karşılığı satarlar ceza yiyerek
Gizleyip
sattıkları indirdiğim ayettir
Konuşmayacağım,
bu onlar için kıyamettir
Mescitlerimin
yıkım uğraşları bir mezalim
İbadet
edenleri engelleyenlerdir zalim
İbrahim’i
önce emirle, yasakla denedim
Uyumluydu,
“Sen insanlara peygambersin” dedim
Benden,
soyundan önderler yapmamı istedi
Yetmedi,
“Mekke’yi güvenli bir şehir yap” dedi
Kâbe artık
güvenli bir toplantı merkeziydi
Baba oğul
duvarları yükseltip temizledi
İstedim,
Kâbe’nin etrafında tavaf etsinler
İbadet
yaparak rükû ve secdeye gitsinler
İbrahim,
İsmail, İshak, Yakup, Musa, İsa
Bana inanın,
güvenin, benim dinim esassa
Bana inanın,
rabbiyim ben hem Müslümanların
Hem de
Yahudilerin ve Hıristiyanların
İbrahim,
İsmail, İshak, Yakup ve torunları
Yahudi,
Hıristiyan, gelip geçti toplumları
Onların
yaptıkları kendilerine aittir
Sizin
yaptıklarınız ise size münasiptir
Benim
yolumda öldürülenler “ölü” değildir
Farkında
olmayabilirsiniz, onlar diridir
Sizi korku,
açlık, can ve mal ile denerim
Doğru yolu
bulmada sabrınızı ölçerim
Benim
indirdiğim Kitap gerçekler manzumesi
Farklı
yorumlarla ayrılığa düşmek de nesi
Yol gösterici
ayetlerimi gönderdim hediye
Konuşup,
düşüncelerinizi açıklayın diye
Sonunda
kötülük yapanları tecziye ederim
Büyük
günahlardan kaçınanları da affederim
Şüphesiz
erkeği dişiyi iki eş yaratan benim
Zengin eden,
bilinçlendiren, güldüren, ağlatan benim
İnsanları
ben açlıktan kurtarıp doyururum
Korkudan
güvenli hayata ben kavuştururum
Öldüren de,
ahiret günü tekrar dirilten de benim
Parmak
uçlarını eski haline getiren de benim
Ben kandil
gibi, nuruyum göklerin ve yerin
Lamba
inciden bir yıldız, camın içinde derin
Bereketli
zeytin ağacı yağından yakılır
Değmese de
ateş, ışığı hep parıl parıl
Bu kandil,
benim adımın anıldığı evlerdedir
İnkârcıların
işi düz çöldeki serap gibidir
Susayan
inkârcı serabı, vahada su sanır
Yanına
gelince anlar ve yine beni tanır
İnkârcının
işleri engin denizdeki karanlık
Üst üste
dalgaların kapladığı bir baldıranlık
Denizdeki
elini çıkarsa elini bulamaz
Benim ışık
vermediğim kişiye ışık uğramaz
Yaşayan doğa
Herkes, her
şey, kanat çırpan kuşlar beni yüceltir
Duasını,
yüceltme yöntemini iyi bilir
Rüzgârımla
bulutlar, bulutlarımdan yağmur
Sonra dolu
ile dilediğim her yer kalbur
Ya o
gözlerinizi alan şimşek parıldar da
Gece ile
gündüzü çeviririm hep art arda
Geceyi
dinlenmen için benim karanlık yapan
Gündüzü
çalışman için benim aydınlık yapan
Yarattığım
kimi canlı karnı üstünde sürünür
Kimi iki
ayak, kimi dört ayak üstünde yürür
Senin için
birçok hayvan yarattım, binektir
Bir kısmı
süt için, bazıları da etliktir
Rüzgârla
yağmur, yağmurla ölü toprağa veririm can
Sudur
insanı, hayvanı, rengârenk meyveyi yaşatan
Bir deniz ki
tatlı, çaredir susuzluğa ve derde
Kavuşamaz
tuzlu denize, koydum araya perde
İnci ve
sedef çıkarır, taze balık eti yersin
Denizi yaran
gemilerle uzaklara gidersin
Bilesin ki
mülkün, yönetimin tamamı benimdir
Yalvardıkların
çekirdek zarına sahip değildir
Yalnız
benden istenmelidir izzet ve şeref
Kötü şeyler
planlayanlar olurlar telef
Sen
fakirsin, bil ki her zaman muhtaçsın bana
Zenginim
ben, yoktur benim muhtaçlığım sana
İstersem
sizi yok eder, veririm illeti
Yerinize
getiririm yeni bir milleti
Siz de günah
işleyenlerin yerine geldiniz
Bu benim
için zor bir şey değildir, biliniz
Kimse,
başkasının günahlarını yüklenemez
Akraba bile
onun yükünden hiçbir şey çekemez
Bir olmaz
körle gören, aydınlıkla karanlık
Bir olmaz
diriyle ölü, gölgeyle sıcaklık
Tarihten silinen milletler
Uyarıcı bir
peygamber gelirse dediniz
Doğru yolda
olacağınıza yemin ettiniz
İşte
Muhammed uyarıcı olarak geldi
Hanginiz hak
ve adalet yolunda neredeydi
Büyüklük taslamak,
kötü tuzaklar kurmak işi
Bil ki
kazdığı kuyuya kendi düşer kişi
Önceki
nesiller yok edildi, aldınız mı ibret
Her biri
günah işledi, hepsinden edildi nefret
Rüzgârın
yağdırdığı balçıktan taşları yediler
Korkunç
titreşimli sesle yerin dibine girdiler
Önceki nesil
güçlüydü, toprağı işledi
Peygamberi
hiç dinlemeyip zulmetmişlerdi
Tavanları
tepelerinde, kentleri alt üst
Makam sefası
süremediler doğru dürüst
Ey inkârcı,
eski nesillerin hatasına düşme
Kötülükten
uzak dur, Kuran’a inan, direşme
Çünkü insan,
tartışmaya en düşkün varlıktır
Başına
geleceği beklemesi saflıktır
Ey insan,
ben o Kuran’ı Arapça indirdim
Üstelik
ibretlik hikâyelere yer verdim
Umulur ki
Kuran’dan ders alır, suç işlemezsin
Eski devir
insanının hatasına düşmezsin
Senin için
bir nimettir Kuran’dan istifade
Ondaki
emirlere inanmak harikulade
Kuran’dan
yüz çevirenler için hayat çok zor
Mahşere
neden kör olarak sürüldüğünü sor
Çünkü
ayetlerimde yazılı kuralları
Okuyup
yerine getirmedi bazıları
Bir
peygamber gönderseydin bize
Ayetlerine
uysaydık da gelmeseydik dize
Cezalandıracak
olsaydım insanları hemen
Yeryüzünde
hiçbir canlı bırakmazdım egemen
Ecelleri
gelinceye kadar ömrü ertelerim
Yaptıklarına
göre cezalandırmayı bilirim
Suç
işleyenleri yan yana diz çöktürüp daya
Süreceğim hepsini
cehenneme susuz ve yaya
İnanın, suç
işlemekten sakının, olun erdemli
Gönüllerinizde
sevgi yaratacağım görkemli
Doğmadan
önce hiçbir şey değildin, oldun bir insan
Ölünce
mezardan diri çıkacağına da inan
Sınıf sınıf insanlar
Mutlular
sınıfı yerine getirir öğütleri
Nimetlerle
dolu cennet bahçeleridir yerleri
Su
ırmakları, süt, şarap, bal ırmakları içinde
Yan gelip
yaslan, süslü nakışlı tahtlar yan cebinde
Sürahiler,
ibrikler, öz kaynağından içkiler
Dolanır
çevrende, gencecik uşaklarla kadehler
Ne baş
döndürür, ne de akıl karıştırır içki
Meyve, kuş
eti ve siyah gözlü kadın illaki
Dalları
yüklü kiraz, salkım salkım muz ağaçları
Hepsi
bakire, cilveli huridir ihtiyaçları
Mutsuzlar
sınıfı günah işlemede ederler ısrar
Güçleri,
saltanatları yitmiştir, etmişlerdir zarar
Muhafızlar
vurmuş, yetmiş arşın zincire cehennemde
İliklere
işleyen bir ateş ve kaynar su içinde
Mahşerde
karınlarını zakkumla dolduracaklar
Susamış
develer gibi kaynar suya saldıracaklar
İnananlara
da, inkârcılara da veririm nimet
Ama ahiretin
üstün olduğunu bilin bir zahmet
Yalvarın
diye ilah olduğunu sürerler ileri
Sıkıntıdan
uzaklaştırma yalanı tepmiştir geri
Taşınasın
diye denizde al sana gemi
Karaya
ulaşırsan nankörlük yapma e mi
Yardım
isteme başkasından boğulacağım diye
Salarım
üzerine bir kasırga hediye
Bir zarar
dokunduğu zaman bana yalvarırsın
Tehlike
geçtiğinde ise şaşkınlıkla bakarsın
Güzellik
var, güzel düşünüp güzel davrananlara
Bulaşmaz
aşağılanma duygusu, yüzlere kara
Kötü işler
yapanlara kötülüğün cezası
Yüzlerini
kaplar bir aşağılanma ezası
Yargılamak
için sizi topladığım yer mahşerdir
Uydurduğunuz
tanrılar sizi terk eden birer şerdir
Ecel geldiği
zaman ne bir saat ileri, ne geri
Bilesiniz ki
aynı şey milletler için de geçerli
Suç
işleyerek başkasına zarar veren kişi
Tüm
servetini feda etse kurtaramaz peşi
Beni gönül
gözüyle görürseniz kendinize yarar
Gözünüzü
görürüm, görmezseniz beni size zarar
Ayrıntılarla
açıklarım ayetleri ders alın
Hep ilimden
nasiplenen bir millet olarak kalın
Sövmeyin
benden başkasına tapanların putlarına
Onlar da
bilmeyerek söverler yaratanlarına
Ölülerin
dirildiğini görüp konuşsalar
İnanmazlardı,
önlerine koysaydım kıssalar
Bozgunculuk
yapmaları için, suçluyu yaptım lider
Kendilerini
aldatırlar, farkında olmazlar, gider
Peygamberliği
kime vereceğimi ben bilirim
Suçlu ve
hilecilere çetin bir ceza veririm
İslam dinine
açarım, yolu doğruların kalbini
Sapkınları
sıkıntıya sokar, bildiririm haddini
Kim benim
huzuruma iyilikle gelirse on katı
Kötülükle
gelenin cezası ise kendi fiyatı
Suçlu der
ki, başkasının suçunda ben yokum
Kişi, kendi
işlediği suçla olur mahkûm
İbadete rağbet
Belirledim
her millete bir ibadet yöntemi
Ey
Peygamber, tartışmasınlar seninle sistemi
Namazdan
önce elini yüzünü yıka, al abdest
Başını,
ayaklarını suyla ya da toprakla mesh et
Sonra sabah,
akşam ve geceye yakın namazını kıl
‘İyilikler,
kötülüğü giderecektir’ diyor akıl
Cuma günü
alışverişi bırakıp namaza koş
Namaz
bitince çalışmaya devam et, gerisi boş
Sayılı
ramazan günlerde oruç size farzdır
Oruçlu iken
suç işlemekten sakınmak bir tarzdır
Herhangi bir
nedenle tutulamazsa eskaza
Tutulamayan
gün sayısınca edilir kaza
İhtiyarlık
veya hastalık mazereti var diye
Tutamıyorsan
orucu, ver fakir doyumu fidye
Sabah beyaz
ipliği, siyah iplikten ayırt et
Akşama kadar
orucunu tutmaya et niyet
Mekke’deki
Kâbe, insanlara kurulan ilk mabettir
Âlemlere yol
gösterici, uğurlu bir berekettir
İbrahim
Peygamberi yerleştirdim Kâbe’ye
Haccı ilan
etsin istedim, dönsünler Kıbleye
Bilesiniz ki
Kâbe’ye giren herkes güvendedir
Yoluna gücü
yetenin o evi haccetmesi yeğdir
Kim benim
hac ibadetlerime gösterirse sevgi
Kalplerindeki
iyiliği etmiş olurlar sergi
Evim
Kâbe’den insanları çevirmeyin geri
Şirk
koşanları yaklaştırmayın, onlar müfteri
Hacca
gelmemekle bozulursa ekonominiz
Yoksulluğa
düşerim diye endişelenmeyiniz
Engellenirsen
bir şekilde hac ve umreden
Kurbanını
gönder, uzakta isen Kâbe’den
Hastalığın
nedeniyle hacca gidemedin
Oruçla,
kurbanla fidye de mi veremedin
Kâbe’yi
tavaf etmek için gidin hac veya umreye
Çıkın benim
sembol tepelerim Safa ile Merveye
Kötülük
yapma, kavga etme, kadına yaklaşma hacda
En hayırlı
azık erdemliliktir, bulunsun çantanda
Hac
mevsiminde ticaret yapmada yoktur kaygı
Hacca, haram
aylara, kurbanlıklara göster saygı
Kâbe’de kurbanlık
hayvan kes, fakirleri doyur
Bana ne et,
ne kan, erdemli davranış duyur
Mecbur
kalmadıkça ölü hayvan, domuz eti yeme
Avcı
köpeklerinizin tuttuklarına hayır deme
Hacda,
umrede av hayvanı öldürmek yasak
Helal
kılınmıştır yemek, deniz avı yapsak
Fakire,
düşküne, borçluya, yetime zekât farzdır
Dilenciye,
köleye ne kadar da verilse azdır
Malın
artması için verilen faiz artmaz katımda
Rızamla
verilen zekât malı artırır katı katında
Harcayabilirsen
mallarını benim yolumda
Yedi başak
veren tane olur sağımda solumda
Mallarını
benim yolumda verip de başa kakma
Güzel ve
yapıcı bir söz, bir bağışlamadan şaşma
Fakirlere
gösteriş için mi veriliyor sadaka
Bilin ki
gizleyerek vermek daha iyidir mutlaka
Sadaka,
ruhlardaki inancı kökleştirmektir
Tepedeki bahçede
iki kat ürün vermektir
Size
verilse, kabul etmeyeceğiniz kötü mallar
Siz, yardım
olarak vermeye kalkmayın sevgili kullar
Kâfirlerin
hoşuna gitmediğini bilsen bile
Dindar ve
yürekten bağlı olarak bana dua dile
Gerçek olan
ancak bana yapılan duadır
Benden
başkasına edilen dua hebadır
Suya doğru
avuç açmakla su gelmez ağza
Suyu bizzat
ağza götürmektir yapmadan kaza
İnkârcıların
kendi putlarına yaptıkları dua
Suya avuç
açanlarınki gibidir, sanki beddua
Hiçbir şey
için “Bunu yarın yapacağım” deme
“Allah
isterse yapacağım” de, başka irdeleme
Yapacağın
şeyi unuttuğun zaman beni an
Seni
aydınlığa ulaştıracağıma inan
Vahyedildikçe
ayetleri okumaya devam et
Kelimesini
değiştirecek yoktur hiçbir kudret
Kuran’dan
başka sığınak aramayı düşünme
Benim rızamla
sabah akşam dua et, yüksünme
İsteme
kandırıcı dünya hayatının süsünü
Çevirme bana
dua edenlerden asla yüzünü
Beni
anmıyorsa, kötü arzularına uyuyorsa
Boyun eğme
hiçbirine, işi gücü aşırılıksa
İster inan ister inanma
Cehennem ki
inkâr edenleri çepeçevre kuşatır
Susuzken
erimiş maden gibi su, içleri haşlatır
Yaptıkları
güzel şeylerden ödül vardır inanana
Alt
taraflarından ırmaklar akar, cennette kalana
Öyle ise
istersen inan, istersen inkâr et
Sizin
imtihan aracınızdır oğul ve servet
Benim
katımda iyidir kalıcı iyi işler
Hem sevapça
iyi, hem ümit kaynağıdır geçmişler
Yarattım
sizleri erkek ve kadın olarak
Kabilelere
ve milletlere ayırarak
Benim
katımda en üstün olan suç işlemeyendir
Üstünlük
ölçüsü ırk, renk, soy ve servetçe değildir
Kulluk edin,
putperestlikten sakının diye
Gönderdim
her millete bir peygamber hediye
Bir kısım
peygamber insanları doğru yola iletti
Lakin
sapıklığı hak eden de bir kısım milletti
İnkârcı,
«Allah öleni diriltmez» diye diretir
Dilersem
söyleyeceğim söz, “Ol” demekten ibarettir
Bir şeyin
farkında olmayan putlara pay çıkarırlar
Ama kız
doğdu diye müjdelenmekten utanırlar
Doğmuştur
kız çocuğu bir kere, toprağa mı gömsün
Her gün
yanında, aşağılık duygusuyla mı ölsün
Yaptıklarıyla
cezalandırsaydım insanları
Kalır mıydı
yeryüzünde hiçbirinin canları
Takdir
edilen bir süreye kadar ‘can’ ertelerim
Zamanı
gelince ne geriletir, ne ilerletirim
Ben iyiliği,
yardımı, adaleti emrederim
Çirkin
işleri, fenalığı, azgınlığı men ederim
Daha
güçlüyse taraflardan biri diğerinden
Asla hile
aracı yapmayın yemininizden
Denerim,
yünü sağlam iplik halinde eğirirsin
Sonra tel
tel çözen kadının durumuna düşersin
Benimle
yaptığın sözleşmeyi ucuza satma
Benimkiler
kalıcıdır, dünya malını katma
Baskıda
kalanlar hariç, inanmayanlaradır öfkem
İnandıktan
sonra beni inkâr edenleredir sitem
Dünya
hayatını ederlerse ahirete tercih
İnkâr edeni
doğru yola iletmem, görmem nezih
Göz, kulak
ve kalbine mühür bastığım insanlardır
Aymazlığa
düşmüşlerdir, ahiretleri hüsrandır
Benim
yolumda göç edip ölenlere güzel bir rızık
Hoşnut
kalacakları yerleri cennettir, yoksa yazık
İşkenceye
uğradı göç etti, savaştı sabretti
Merhamet
onadır, nefsi için mücadele etti
‘Kökü yerde,
dalları gökte olan güzel bir ağaç’
İznimle
meyve verir, işte güzel söz böyle bir ilaç
Kötü söz ise
gövdesi desteksiz bir ağaca benzer
Dayanağı
yoktur, ibret örneğinde aynen böyle der
Peygamberlerime
verdiğim söze ters düşer sanma
Ben
yaptığımdan sorumlu tutulmam, sorguya kanma
Günahkârlar
ahiret gününde benim huzurumda
Gömlekleri
katrandandır, zincire vurulmuş durumda
Yüzlerini
kızıl alev gibi bürümüştür ateş
Diriltilecekler,
hesap verecekler hepsi çilekeş
Cinler ve cin gibiler
Cinlerden
bir topluluk, demiş Kuran hayranlık verici
Kimse bana
ortak koşmayacakmış, bu sevindirici
Bir kısım
insanlar da saf saf cinlere inanmışlar
Cinler durur
mu, şımarmışlar ve azgınlaşmışlar
Ne varsa
meleklerin geçmişe ve geleceğe ait
Haberi
dinleyecekmiş olunca sema müsait
Alev gibi
gök cisimleriyle korunuyor o sema
Dinleyemiyor,
ama sanıyor kendini ulema
Bilgi
hırsızlığı yaptı diye kimin geçerse ismi
Kendisini
yok edecektir alev halinde gök cismi
Çeşit çeşit
yollara ayrıldın, kurdun tarikat
Elimden
kaçıp kurtulamazsın, ördüm barikat
Müslüman
olanlardansan göster bana teslimiyet
‘Haksızlığa
sapan cehennem odunu’ der İslamiyet
Bu dünyada
vermedim hiçbir insana ölümsüzlük
Bir imtihan
aracıdır iyilik ile kötülük
Bu sınavdır,
her canlı ölümü tadacaktır
Sınıyorum,
kim daha güzel davranacaktır
Düşünen
toplumlar ibret alsın diye can alırım
Ölümüne hükmettiklerimi
hayattan koparırım
Henüz
ölmemişleri bekletirim ömürlerince
Uykularında
ölü gibi yaparım, derince
İnkâr
edenler, birtakım ilahları savunurlar
Kendilerine
bile yardım edemez, avunurlar
Bu dünyada
inkârcıların ataları da barındı
Ömürleri, kendilerine
hiç bitmeyecek sanıldı
Oysa ben
inkârcıların yurtlarını dağıttım
Müslümanların
fetihleriyle iyice daralttım
Şüphe yok ki
İslam, tek din olarak sizin dininiz
Yalnız benim
için ibadet edin, benim rabbiniz
Yazarım
bunları, her kim ki çaba göstermiş, inanmış
Görmezlikten
gelmek olmaz, yaparsa iyi davranış
Yıkıma
uğrattığım ülkeye yaşamak haram artık
Dönemezler
geri, dinlerinde bölünürken ayarttık
Benden başka
taptıklarınız olsalardı tanrı
Zaten
cehenneme girmez, aşmazlardı sınırı
Sanal
tanrıcılar cehennemde inim inim inler
Yine onlar
duymazlar, orada hiçbir iyi haber
Ama güzel
insanlar cennette gönüllerince
Nimetlerle
yaşayacaklar dilediklerince
Güzel insan
cehennemin uğultusunu duymaz
Korkunun en
büyüğü bile güzel insana uymaz
Ant olsun,
Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazıldı bunlar
Yeryüzüne
mirasçı olacaktır barış seven kullar
Ey Muhammed,
sen âlemlere bir merhamet, bir sevgisin
Tanrılarının
tek bir tanrı olduğunu bildirensin
Onlara
Müslüman olmaları gerektiğini anlat
Eğer yüz
çevirirlerse kıyamet gününü hatırlat
Gökyüzünü
bir kâğıt tomarı gibi dürerim
Tıpkı ilk
yaratılıştaki gibi baştan dererim
Müslümanlığı
verdim bir tek din olarak size
Bu Kuran
öğütler verir ibadet edeninize
Ortak
koşanlar dinlerini parça parça böldüler
Grup olup
kendi fikirleriyle övündüler
Esas olan
suç işlememek, bana ortak koşmamaktır
Ayetlerimde
belirttiğim işleri kalben yapmaktır
Ben kimseye
gücünün üstünde bir şey teklif etmem
Gerçeği
söyleyen Kitap içindedir her tür eylem
İnkârcıların
boşuna sızlanmamaları gerekir
Kâbe’nin
çevresinde atıp tutarlar, o ne kibir!
Ayetler
okunurken arkalarını dönerler
İnanan
herkese türlü türlü işkence ederler
Sırf bana
inanıyorlar diye nedir bu intikam
Hendek gibi
iz bırakan kamçılar, bitsin bu dram
Bir kısmı
hendeğin başında işkenceyi izler
Hepsi bu
nedenle yok edildi beceriksizler
Kuran,
peygamberin, benden tebliğ ettiği sözüdür
Benim
tarafımdan getirilen İslam’ın özüdür
Bir şairin,
bir kâhinin sözü değildir o Kuran
Can damarını
koparırdım Peygamberse uyduran
Ayetlerimden
biridir, yarattım sizi topraktan
Sonra insan
türü olarak yaydım her taraftan
Ayetlerimden
biridir, eşler yarattım size
Sevgi ve
acıma hissi verdim her birinize
Ayetlerimden
biridir, yarattım göğü yeri
Değişiktir
bakın hepinizin dilleri renkleri
Ayetlerimden
biridir, uyursunuz geceleri
Gündüz
ararsınız rızıkları ve nasipleri
Ayetlerimden
biri size şimşeği göstermektir
Gökten
indirilen yağmurla toprağı diriltmektir
Yeryüzünü,
ölümünün ardından canlandırırım
Ölüden
diriyi, diriden de ölüyü çıkarırım
Siz de
toprak tarafından böyle çağrılacaksınız
Mezarınızdan
da bu şekilde çıkarılacaksınız
İnsanlar,
geniş imkân verdiğimde şımarıyor
Kötülük
bulsa hemen ümitsizliğe düşüyor
Günahtan felakete
İşlenen
günahlardır, felaketleri yaygınlaştıran
Kötülükleri
tattırmaktır, kötülükten uzlaştıran
İnkârcıların
kitabı bir çukurun içindedir
İnananla
alay eden, cehennemin dibindedir
İyilikte
bulunanların kitabı burçta, yüksekte
Kendilerine
halis bir içki sunulur cennette
Takipçi
melekler gönderdim insanları korusun
Kendilerini
geliştirmedikçe huyları kurusun
Dağlar
yürütülseydi, ölüler konuşturulsaydı
Yine bu
Kuran olacaktı o Kitap’ın adı
Yahudiler,
Hıristiyanlar, Sabiiler, Mecusiler
İnanan-
ortak koşan ayrımı yaparım, bir bilseler
Dinde
zorlama yoktur, anlarsın bunu ayetlerden
Doğrulukla
eğrilik ayrılmıştır birbirinden
Suç
işlemeyenler yapışmıştır kopmayan sağlam kulpa
Yolları
aydınlıktır, inkârcılar gibi yapmazlar yalpa
İnkârcıların
Kâbe’de yaptığı sözde ibadettir
Islık çalıp
el çırparak başkasını engellemektir
Kendilerinde
güzel huylar bulunan millete
Çevirmem
asla, bahşettiğim nimeti illete
Firavun da
benim emirlerimi yalanlamıştı
Ceza olarak
deniz üzerlerine kapanmıştı
Kuran’ın
bazı ayetleri kesin anlamlıdır
Bu Kitabın
özü, bu ayetlerde yer alandır
Kuran’da bir
de benzer anlamlı ayetler vardır
Kalplerinde
kötülük bulunanlara yarardır
Yorumuyla
bir ben bilirim bütün bu ayetleri
Bir de bu
ilimde derinleşmiş akıl sahipleri
Kadınlar,
oğullar, davarlar, ekinler, salma atlar
Kantarlar
dolusu yığılmış gümüşler ve altınlar
İnkâr edip
inkârcı olarak ölenlerin her biri
Dünya dolusu
altın verse de asla kurtaramaz kendini
Dürüst olun,
huzurda boyun bükün, sabredin
Zekâtı
verin, sabah vaktinde dua edin
Cennet
yolunda dünya malına itibar etmeyin
Zenginlikten
gelen zevklere düşkünlük göstermeyin
Tefeci nefreti
Haram faizin
karıştığı malın bereketi yoktur
Kat kat
katlayarak faiz yemenin, günahı çoktur
Tefeciler,
şeytan çarpmış gibi faiz yiyicidirler
Cinnet
nöbetinden kalkanlardan daha beterdirler
Birbirinize
borç verdiğinizde onu yazın
Borç alan da
yazsın, aklı ermiyorsa yazdırsın
Vasiyet ve miras
Ölüm
yaklaşırken bir mal bırakılacaksa eğer
Anaya,
babaya, akrabaya vasiyete değer
Kabullendikten
sonra vasiyeti değiştirmeyin
Günahı onu değiştirenleredir,
bunu bilin
Hazır
bulunursa yoksullar, akrabalar ve yetimler
Mirastan
onlara da verin söyleyerek güzel sözler
Haksız
şekilde yerlerse yetimlerin mallarını
Ancak ateşle
doldurmuş olurlar karınlarını
Birleşen gönüller
Hep birlikte
İslam’a sarılın, ayrılığa düşmeyin
Eskiden
birbirinize düşman olduğunuzu bilin
Kardeş
oldunuz, ben birleştirdim gönüllerinizi
Ateş
çukurunun kenarındayken kurtarmıştım sizi
Bana ve
İslam dinine inananlar olarak siz
İnsan
içinden çıkmış toplumların en iyisisiniz
İnkâr
edenlerin dünyadaki mallarının sonucu
Ekini tahrip
eden bir rüzgâr gibi dondurucu
Ey
inananlar, inanmayanları sırdaş edinmeyin
Kinden ve
fenalık etmekten geri dururlar demeyin
Kuran’dan
önce kendilerine kitap sunulanlar
İstedim ki o
kitabı insanlara açıklasınlar
Ama onlar,
verdikleri sözü kulak ardı ettiler
Hatta kitabı
satarak daha da ileri gittiler
Peygamberler
aracılığıyla verdim size söz
Bırakmam
asla çalışanlarınızı ödülsüz
İster erkek,
ister kadın olsun; hepiniz eşitsiniz
Yolumdan
ayrılmayanlar, cennetin ta içindesiniz
Savaşanlar,
yurtlarından çıkarılanlar, göç edenler
İşkence ve
hakarete uğrayanlar, öldürülenler
Hepinizin
suçlarını görmezden geleceğim
Irmaklar
akan bahçelere yerleştireceğim
İnkârcılar
dolaşırlar refah içinde diyar diyar
Aldatmasın
sizi, olacaktır cehennem onlara yar
Araplar
önceden sürekli suç işlerlerdi
Çoğu okuma
yazma bilmeyen ümmilerdi
Kendi
içlerinden olan, arıtıp temizleten
Ayetlerimi
okutup bilgeliği öğreten
Bir
peygamber gönderdim o çöl Araplarına
Ve de
kendilerine katılmayanlarına
Muhammed ve
yanındakiler inkârcılara şiddetli
Kendi
aralarında ise sevecen ve merhametli
Tevrat’ta
tarif edilen nitelikler aynen böyledir
İncil›de
ise, çiftçiyi sevindiren bitki gibidir
Kendilerine
Tevrat verilip de tutmazsa buyruğu
Ciltlerce
kitap taşıyan eşek gibi titrer kuyruğu
Hak dostu,
şehit, hayırsever, barışsever, peygamber
Bana ve
resule itaat ederler hep beraber
Tevrat’ı
doğrulayıcı olarak İsa’yı gönderdik
İncil’i de
bir ışık, bir rehber olarak ona verdik
Benim
İncil’de indirdiğim hükümler ile hükmet
Verdim
inananların kalplerine şefkat ve merhamet
Ey Muhammed,
sana da Kuran’ı gönderdim, budur nimet
Kendilerine
kitap verilenlere Kuran’la hükmet
Her bir
millete tek bir yol ve tek bir yöntem verdim
Gösterdiğim
yol ve yöntemlerde sizi denedim
İsteseydim
sizleri bir tek millet yaratırdım
İyi işlerde
birbirinizle yarıştırırdım
Çöl
Arapları, inkârcılıkta daha beterdirler
İndirdiğim
hükümleri tanımama fikrindedirler
İslam dinine
girmede muhacirler öndedir
Altlarından
ırmaklar akan serin yerlerdedir
Zarar
vermek, yataklık yapmak için mescitler açarlar
Bölgede
üsler kurarak gözetlemeyi amaçlarlar
“İyilikten
başka bir niyetimiz yoktur” derler
‘Namaza
durmayın bu mescitte’, yalan söylerler
Namaz kılmana
daha uygun olan Kuba mescididir
Orası
arınmayı isteyen insanların yeridir
Binasını
benim rızamla kuran mı iyidir
Yoksa iyi
olan, uçurumun kenarındaki midir
Cennetlik anne
Annen seni
karnında taşıdı, doğurdu rahmetle
Annene
babana iyi davran, büyüttüler zahmetle
Doğar, bebek
olur, sütten kesilir otuz ayda
Verilen
nimete şükreder yiğitlik çağında
Arzu eder ki
hoşnut olacağı bir iş yapsın
İster ki
iyilik ve barış içinde yaşasın
Bilmeden suç
işleyenler için geçerlidir tövbe
Ölüm gelip
çatmadan yapılmalıdır muhasebe
Cinsellikte çıta
Ey erkek,
kadının mahrem yerine göz dikerek bakma
Senin edep
yerin de görünmesin, kendini bırakma
Ey kadın,
erkeğe cinsel arzuyla bakmaktan kaçın
Sahip ol
kendi edep yerine, görünmesin sakın
Kapat
örtünle yakanı, görünmesin memen
Tahrik
etmesin erkeği manalı yürümen
Evlendirin
bekârları, cinsel suçlar azalsın
Köle ve
cariyeleriniz fuhşa zorlanmasın
Saygınlığı artırıcı davranışlar
“Meclislerde
yer açın” dendiği zaman yer açın
“Kalk”
dendiğinde de kalkın, yüreğiniz ferahlasın
Nimetlerimi
iyilikle ve güzellikle paylaşın
Her türlü
hareketinizde adil ve dürüst davranın
Başkasına
ait malı haksızlık ederek yemeyin
İdarecilere,
hâkimlere asla rüşvet vermeyin
İçki ve
kumarda günah ve de yararlar vardır
Ama günahı
yararlarından daha fazladır
İçki, kumar,
tapılan taşlar ve şans okları
Kaçınmak
gerekir, şeytan işidir çokları
Ey inananlar
alay etmeyin, kusur aramayın
Birbirinizi
kötü lakaplarla çağırmayın
İşittiniz ki
ayetlerimle ediyorlar alay
Oturmayın o
riyakâr inkârcılarla, bitsin olay
Önce inanıp
sonunda inkâr eden münafıktır
Fiziği hoşa
gitse de bir kerestedir, bir alıktır
Gizli
konuşma, iyilik üzerine değilse konu
Peygambere
isyansa konuştuğun, iyi olmaz sonu
Göze göz dişe diş
Saldırıya
uğrayan kendini savunacaktır
Haksız yere
taşkınlık yapanlar cezalanacaktır
İnanan biri,
öldüremez inanan başka birini
Kazaen
öldürmüş ise azat eder bir kölesini
Diyet verir
yakınına, öldürmüşse kazaen
Cehenneme
gider, inanan öldürmüşse kasten
Hür kişiye
karşı hür, kadına kadın, köleye köle
Öldürülen
için üzerine kısas yazıldı bile
Kardeşi
affederse, güzellikle diyet ödensin
Hafifletme
nedenimdir, düşmanlık devam etmesin
Cana can,
buruna burun, göze göz, dişe diş
Yaralamada
da aynı cezayı vermektir iş
Suç işlerken
güya insanlardan gizlendiğini sanır
Oysa
işleyeceği suç, benim yanımda planlanır
Öldürülme,
asılma, el ve ayak kesilmesi, sürgün
Dünyada
çekecekler rezillik, görmeyecekler bir gün
Erkek ve
kadının elini kesin, yapmışsa hırsızlık
Benden bir
ceza olarak gelsin, suçuna karşılık
Hakkı ayakta
tutun, adaletle hareket edin
Saptırmasın
adaletten sizleri, duyduğunuz kin
Savaş
İnananlar
kardeştir, gerçekten inanmışlarsa
Bulun arayı,
birbirleriyle savaşırlarsa
Bana
inanıyor diye ülkesinden çıkarılmışlarsa
Savaşma izni
veririm, haksız zulme uğramışlarsa
Halkın bir
kısmı diğerlerine karşı korunmasaydı
Manastır,
kilise, sinagog, mescit; hepsi yıkılırdı
Hürmetler ve
yasaklar karşılıklıdır, o halde
Size
saldırana siz de saldırın aynı şekilde
Fitne ya da
baskı, daha kötüdür adam öldürmekten
Siz de
çıkarın, sizi çıkardıkları gibi Mekke’den
Gözleri
görmeyene, hasta olana, topala
Yoktur
onlarda hükümlülük, savaşa katıla
Savaşta
kâfirlerle karşılaşırsan arkanı dönme
Bu bir
taktik değilse, atarlar kaçanı cehenneme
Savaşta
öldürülenleri ben öldürdüm, siz değil
Ey Muhammed,
sen de öldürmedin, sınavdı, bunu bil
“Savaşa
çıkın” dendiği zaman çakılıp kalmayın
Ahiret
yerine bu dünya hayatına kanmayın
Atlı, yaya,
malınızla ve canınızla savaşın
Yerinize
başka bir kavim getiririm bakarsın
Muhammed,
Ebubekir Mekke’den çıkarıldı nitekim
Ben de sizin
görmediğiniz askerlerle destekledim
Peygambere
yardım etmezseniz ben yardım ederim
Mağaradayken
onlara huzur ve güven veririm
Şöyle yakın
yerde ganimeti bol bir sefer olaydı
O zaman sana
uyup peşinden gelmeleri kolaydı
“Gücümüz
yetseydi sizinle sefere çıkardık” derler
Ama hep
kadınlarıyla oturmayı tercih ederler
Katkıları
olmazdı, sizinle çıksalardı savaşa
Araya fitne
sokmak için çıkarırlardı karmaşa
Asker ve
atlar besleyin gücünüz yettiğince
Düşmanınızı
korkutabilirsiniz böylece
Ey
Peygamber, inananları savaşa özendir
Çünkü
kâfirler, gerçeği anlamayan bir hindir
İnanan yirmi
kişi, iki yüz kişiyi yenebilir
Keza yüz
kişi olsa, bin kişiye galip gelebilir
Rum
orduları, İranlılara yenildiler
Birkaç yıl
içinde bu defa yenip geldiler
Bedir’de
karşı karşıya gelen gruplara bakıver
İki grup
için mevcut olan ibretlerden alıver
Bir tarafta
benim yolumda çarpışan inananlar
Ve
inananları iki kat fazla gören inkârcılar
Bedir
savaşında siz vadinin Medine tarafında
Düşmanlar da
mevzilendi, vadinin Mekke tarafında
Bu kadar mı
isabet olur, kervan da sahildeydi
Böyle güzel
mevzilenemezdiniz sözleşilseydi
Bedir savaşı
kazanılmıştır Müslümanlarla
Uhud
kazanılamazdı cepheden kaçanlarla
Uhud’da iki
bölük bozulmaya yüz tutmuştu
Okçular
erken ayrılınca bir uğultu kopmuştu
Ölmekten
korkmuşlar, bir kısmı cepheye gitmemiştirler
Hâlbuki
İslam yolunda öldürülenler şehittirler
Yaralananlar
bile savaşmaya devam dediler
Peygamber
çağrısına uyup ödüllendirildiler
Bedir’de
üçbin melekle inananları destekledim
Daha beşbin
melekle yardım edeceğimi söyledim
Uhud’da size
acı, Bedir’de sıra düşmanınızda
Döndürür
dururum o acılı günleri aranızda
Zaferi bazen
bir topluma, bazen diğer kazanana
Nasip
ederiz, inananları ortaya çıkarana
Samimi
iseniz savaş sırasında gevşemeyin
Galip
geleceğinize inanın, üzülmeyin
Savaş
alanında olmasaydım öldürülmezdim sahi
Yazılmışsa o
ölüm sana, ölürdün evinde dahi
Huneyn
savaşındaki sayınız epeyce çoktu
Fakat
sayınızın size hiçbir yararı yoktu
Düşman
kuvvetlerini size az gösteriyordum
Asla
yılgınlığa düşmeyesiniz istiyordum
Güven
verirken peygamberime ve inananlara
Görünmez
askerlerle bozgun verdim inkârcılara
Düşman
kuvveti ile karşılaştığınızda dayanın
Çekişip
birbirinize düşmeyin, sabredin, korkmayın
Zafer günü
kitleler halinde Müslüman olacaklar
İşte o gün
beni övgüyle yücelterek anacaklar
Savaş
alanında maruz kalırsan tehlikeye
Benzersin,
ölüm baygınlığı çökmüş kimseye
Ama tehlike
geçip paylaşırken ganimetleri
Gözler
açılır, belli olur mala düşkünlükleri
İnananlar
çarpıştı, şehit düştü ama ölmediler
Zafer için
verdikleri sözden asla dönmediler
Düşmana
karşı savunma tedbirlerinizi alın
Savaşa
bölükler halinde ya da toplu katılın
Savaş
yolculuğunda inkârcı saldırınca
Namazı
kısaltmanızda yoktur bir sakınca
Ey Muhammed,
sen namaz kıldırırken sizi korusunlar
Sonra
bitiren grup silahlarıyla nöbet tutsunlar
Benim
katımda dördü haram ayıdır, oniki ayın
Haram aylar
içinde sakın ola ki savaşmayın
Çıkınca
savaşmanın yasak olduğu haram aylar
Neredeyse
öldürülsünler, bana ortak koşanlar
Kınayın
zenginleri, istemezler savaşa çıkmayı
İsterler
gerideki kadınlarla beraber olmayı
İnananların
canlarını ve mallarını
Cennet
vererek satın aldım karşılığını
Çünkü benim
yoluma ve din uğruna inanırlar
Ölürler,
öldürürler, öldürülürler, savaşırlar
Hep birlikte
cepheye gidilmesi doğru değildir
Gitmeyenler
dinde derin bilgiler edinmelidir
Sefere çıkan
topluluk sağ salim geri gelir
Eğitmek
için, bir grubu bırakmak gerekir
Ben,
peygamber, yolda kalmışlar, yoksullar ve yetimler
Saydıklarım
içindir elde edilen ganimetler
Ganimetler,
bir devlet gücü değildir zenginlerin
Verdiğini
al, yasakladığından sakın Peygamberin
Peygamberin
fazla ganimet alması hıyanettir
Kıyamet günü
yüklenip getireceği emanettir
Benim
katımda insanlar derece derecedir
Bir kısmı
rızama, bir kısmı hışmıma gebedir
Kitaplı toplumlar
Hıristiyan
ve Yahudilere kitap indiği gibi
İndirilseydi
bize, biz olurduk doğru yolun sahibi
Hıristiyan
ve Yahudi yemeği size helaldir
Onlara da
helal olan sizin yemeğinizdir
Yahudi ve
Hıristiyanlarla güzelce tartışın
Onlara bir
tek olduğunu bildirin tanrınızın
Kendilerine
ilim verilenlerin sinelerine
Yerleşir bu
Kuranın apaçık ayetleri, biline
Bütün
insanlar bir tek toplumdu, din ise İslam’dı
Ayrılığa
düşenler Yahudi ve Hıristiyan’dı
Kitap
verilenler tartışmayı kesecektir
Doğru yol
olan İslam dinine geçecektir
Öylesi
vardır ki bu Hıristiyanlar ve Yahudiler
Emanet
bıraksan, onu noksansız iade ederler
Öylesi de
vardır ki, bir dinar emanet bıraksan
Onu sana
iade etmez, tepesinde durmazsan
“Ümmiler
hakkında ne yaparsak mubahtır” derler
Böyle bile
bile bana karşı yalan söylerler
Kitap
verilmiş olanlar, ‘dinde aşırılığa gitme’
“Baba Allah, Oğul Allah ve Kutsal Ruh; beni üç etme
Çünkü
biricik tanrı benim, doğurulmadım
Çocuk sahibi
değilim, asla doğurmadım
Meryem’in
oğlu İsa Mesih yalnızca bir peygamberdir
Ondan önce
de birçok peygamberler gelip geçmiştir
Annesi doğru
kadındı, ikisi de yemek yerdi
Yemeğe
muhtaç ise nasıl tanrı olabilirdi
En azılı
düşmandır ortak koşanlar ve Yahudiler
İslam’a
yakın olanlar «Biz Hıristiyan’ız» dediler
Hıristiyanlar
içinde rahipler ve keşişler vardır
Onlar
büyüklük taslamaz din ve bilim adamlarıdır
Yahudi ve
Hıristiyanlar senin kıblene uymaz
Sen de
kıblelerine uyacak değilsin, onlar aymaz
Yahudiler,
din adamlarını rab kabul ettiler
Hıristiyanlarınki
ise İsa ve rahiptiler
Hepsi bir
tek tanrıya ibadet etmekle emredildi
Hak dini,
bütün dinlerin üstüne çıksın diye geldi
Din adamı ve
rahip, yerler malını insanların
Altın gümüş
yığmaktır, işleri güçleri onların
Gün gelir,
yığdıkları gümüşleri, altınları
Onlarla
dağlanır böğürleri, sırtları, alınları
İKİNCİ BÖLÜM
KURAN’DA YER
ALAN İBRETLİK HİKÂYELER
Bozguncu ve hileci Medyenliler
Ölçüde ve
tartıda hileli davranır Medyen kavmi
Eşyaları,
değerinden düşük alıp satardı cemi
Su içme nöbetine uymayan Semud kavmi
Semud kavmi,
deveyle paylaştıracaktı suları
Uymadılar,
kestiler deveyi, kurusun huyları
Zorba Âd kavmi
Âd kavmi,
başka kavimlere zorbaca davranırlar
“Bizden daha
güçlü kim var” diye büyüklük taslarlar
Yoksula yardımdan kaçarken ekini yananlar
Ekin biçmeye
giderken yoksullara haber verilir
Ne arar,
yoksullara görünmeden ekinler biçilir
Sahip
uykudayken bir ateş ekini küle döndürür
Yoksula yardım etmekten kaçınmak neymiş gördürür
Âdem ile Havva ve yasaklı ağaç
Ben men
ederim, Âdem ve eşi ağaca yaklaşmasın
Amaç gizli
edep yerleridir, nasıl şeytanlaşmasın
Aslında
şeytan aldatan, Âdem ve eşi aldatılan
Göründü
görünenler, ağacın meyvesiydi tadılan
Edep
yerlerini örten elbiseler hep yalan dolan
Kötülüklerden
sakınma elbisesiydi esas olan
Karga kadar olamamak
Kurban
konusunda kardeşiyle tartıştı ve öldürdü
Karga
toprağı eşeliyordu, cesedi böyle gömdü
Kim birini
öldürürse, öldürmüştür tüm insanları
Kim o canı
yaşatırsa, yaşatmış olur tüm canları
İki davacı ve koyunları
Doksandokuz
koyunu olanla bir koyunu olan
Doksandokuz
koyunu olandır, tek koyunu da alan
Davud’dur
bunun haksızlık olduğuna karar veren
İnanıp iyi
işler yapanları sayıca az gören
Düşünür
Davud, benim denediğimi kendisini
Af diler,
sonunda bulur toplum yöneticisini
Süleyman’ın çalımlı safkan koşu atları
Süleyman,
verdiğim safkan koşu atlarını çok sever
Kimsenin
ulaşamayacağı bir yönetim ister
Tahtına bir
ceset bırakılarak imtihan edilir
Hak ve
adaletle yönetmesine yetki verilir
Süleyman ve Melike
Cin, insan
ve kuşlardan ordu kurulur Süleyman’a
Ezmesin
ordular, karıncalar girsin yuvalarına
Hüdhüd kuşu
der ki hükümdarlık eden bir kadın
Secde eder
güneşe, sahibini bırakmış arşın
Süleyman,
Hüdhüd’le Sebe sultanına gönderir mektup
Önce tahtı,
sonra Melike gelir mektubu okuyup
Müslüman
olmasına engel olmuştur taptığı şeyler
Şimdi
Süleyman›la, rabbine teslim olduğunu söyler
Cennetliklerle cehennemliklerin ahiret buluşması
Burçlar,
cennetliklerle cehennemliklerin arasında
Herkesi
yüzlerinden tanıyan adamlar, bu burçlarda
Cennete
girmeyi ümit eden cennet halkına selam
Büyüklük
taslayanlara ise umutsuz birkaç kelam
Dinlerinizi
bir eğlence ve bir oyun edersiniz
Ne günler
ile karşılaşacağınızı bir bilseniz
Cennetliklerden
su ve yiyecek istersin sevabına
İnkârcılara
haram kılınmış, şaşarsın cevabına
Irmaktaki bebek
Musa bebek
sepet içinde ırmağa bırakılır
Bulur bebeği
Firavun ailesi, ırmaktan alır
Vahyedilir
ki Musa bebek peygamber yapılacaktır
Aslında
Firavun ailesine düşman olacaktır
Bebeği takip
eden abla öğrendi, lazımdı dadı
İşte böyle
döndürülürdü, öz annesine evladı
Öldüren yumruk
Musa,
yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşmıştır
Dövüşen iki
kişi görmüş, birini tanımıştır
Musa ötekine
yumrukla vurur ve adam ölür
Korkar,
bunun şeytanın işi olduğunu düşünür
Dövüşür gece
yine aynı adam, tekrar yardım ister
Musa doğru
yolu seçmiştir, Medyen’e hareket eder
Hayvanlarını sulayan iki kadın
Medyen’de
iki kadın su vermek ister hayvanlarına
Musa yardım
etmiştir, bilgi verirler babalarına
Babası
istemiştir ki ücretle çalışsın Musa
Ve de
kızlarından birini Musa’ya nikâhlasa
Şart koşulur
Musa’ya, tam sekiz yıl hizmet edecektir
Musa da
Tanrının kefilliğiyle ‘evet’ diyecektir
Gemi çocuk duvar
Musa, genç
yardımcısı ve ilim verilen bilge biri
Giderler,
bulurlar iki denizin birleştiği yeri
Bilge adam,
bindikleri yoksulun gemisindeler
Kralın eline
geçerdi delinmeseydi gemiler
Adam,
rastladıkları bir çocuğu orada öldürür
Bilir ki,
çocuk anayı babayı inkâra götürür
İlim verilen
genç adam, yıkılan bir duvarı onarır
Şehirde
yetim çocukların hazinesini kurtarır
Firavunun askerleri
Firavun ve
orduları Mısır’da azgınlaşırlar
Musa
Peygambere uyanları tehditle yaşatırlar
Göstermesini
ister Firavun, Musa’dan mucize
Yılan olur
asası, beyaz görünür eli size
Firavun
toplar, ülkesindeki bütün büyücüleri
Görülür ki
asa, bir bir yutup yok eder büyüleri
Takip edilir
Firavun ve askerlerince Musa
Tarafımdan
vurdurulur denize o sihirli asa
Yarılır
hemen deniz, her dalgası kocaman bir dağ
Kapanınca
geri, ne askerleri ne Firavun sağ
İsrailoğullarını yöneten Peygamber
Yüce
Kuran’da İsrailoğulları, Yahudilerdir
Musa da o
Yahudi milletinin peygamberidir
Musa ile
yaşananlar, Muhammed’e nakledildi
Musa’nın,
Firavundan kurtardıkları Yahudilerdi
Musa ile
birlikte gidenler geçerler denizi
Sürülür
birtakım putlara tapan milletin izi
O millet
ister ki Musa onlara bir tanrı yapmalı
Musa der ki,
Allah’tan başka bir tanrı aranmamalı
Musa
vahiylerle insanların başına seçildi
O vahiyler,
Tevrat’ın İbranice öğütleriydi
İsterim ki
Musa ve kavmi bu öğütlere sarılsın
Haksız
büyüklenenler ayetlerden uzaklaştırılsın
Oniki pınar ve Cumartesi yasağı
Oniki oğul,
oniki torun, tam oniki kabile
Oniki pınar
fışkırır, Musa vurunca asa ile
Bu
Yahudilerin buluttan gölgedir memleketi
Önlerindedir
kudret helvası ve bıldırcın eti
Kudüs
şehrinde oturmaları tembih edilir kavme
Ve sakın
cumartesi çalışma yasağını çiğneme
Derler ki
Cumartesi günleri balık boldur, avlasak
Oysa kural
konulmuştur, o gün balık avlamak yasak
Yıkıma
uğrayacak bir kavme niye öğüt verilir
Bir gruba
göre iki nedeninin olduğu bilinir
Biri,
Tanrıya mazeret beyan edebilmek içindir
İkincisi de
suç işlemekten sakınsınlar diyedir
Kibirlenenler,
aşağılık maymunlar olsunlar
Gelen
nesiller bu hadiseyi ibret alsınlar
Yahudi geçer
iyilik ve kötülük imtihanından
Tevrat ‘ı
miras alan yeni bir nesil gelir ardından
Zengin Karun
Karun,
Musa’nın kavmindendir, zengindir, şımarıktır
Servetini
kendisinden bilir, yaptığı azgınlıktır
Süs içinde
görür dünya hayatını benimseyenler
Kendilerine
de verilsin ister, ona verilenler
Sonuçta yere
batırılır Karun’un evi barkı
Ardından
gideni yoktur, kalmaz diğerlerinden farkı
İsrailoğullarının iki bozgunculuğu
Musa’ya
gönderilen Tevrat Kitabı açıkça der
İsrailoğulları
iki kez bozgunculuk eder
İlkte
evlerine kadar girilir, kontrol sağlanır
İkincide
Kudüs’teki Mescitte her şey hırpalanır
Buna rağmen
bozgunculuk yapmak varsa ceza bellidir
Bil ki
cehennem, inkârcılar için bir hapishanedir
İneğin etiyle vurulduğunda dirilen adam
Musa’nın
kavmi bir adam öldürür, katili kimdir
Gizledikleri
ortaya çıkacak mıdır, hanidir
İsterim Musa’dan,
insanlar sarı bir inek kessinler
Hayvanın
etiyle öldürülen adama değsinler
Adam
dirilir, işte ölüleri böyle diriltirim
Gizlenenleri,
açığa vurulanları ben bilirim
Antakya’da üç elçi
Antakya’ya
buyruğumu duyurmaya üç elçi gider
Şehir halkı
onlara inanmaz, ‘yalan söylüyorlar’ der
Bu arada
öbür taraftan koşarak bir adam gelir
Söyler ki
putlar yarar sağlamaz, elçiler bunu bilir
Ne var ki
adam, şehir halkınca öldürülür
Kendileri de
kül yığınına döndürülür
Zekeriya ve oğlu Yahya
Soyu için
Yahya, Zekeriya’ya müjdelenir
Eşi kısır,
kendisi ihtiyar bu nasıl beklenir
Yahya’ya
ilim ve bilgelik verilir, o bir vefakâr
Tevrat’a var
gücüyle sarılmıştır, olamaz isyankâr
Meryem’in İsa’sı
Meryem
İsa’ya gebe kalır, hurma dibinde doğurur
Büyür;
bilgeliği, Tevrat’ı, İncil’i öğrenip durur
İsa,
İsrailoğullarına peygamber gelecektir
Ve artık
körü ve cüzzamlıyı iyileştirecektir
Çamurdan
yapacağı kuşa üfleyince uçacaktır
Ölüleri
diriltecek, Tevrat’ı doğrulayacaktır
Konuyla
ilgili Muhammed’e emir bulunmaktadır
Hıristiyanlarla
ve Yahudilerle ortak noktadır
Bu noktada
Allah’tan başkasına tapılmayacaktır
Asla ve asla
Allah’a ortak koşulmayacaktır
İnkârcı
ikiyüzlülerce, İsa öldürüverilir
Fakat
öldürülen onlara İsa gibi gösterilir
Nuh’un gemisi
Nuh, kendi
kavmine peygamber olarak gönderilir
Dinde
ayrılığa düşmemeleri tavsiye edilir
İnsanlar
buna uymaz, suç işlemeyi sürdürürler
Nuh’a da
“Mecnundur” yakıştırmasını uygun görürler
Yardım
dileyen Nuh’a bir gemi yapması vahyedilir
Nuh’un
yanında yer alan eşler gemiye bindirilir
Dağ gibi
dalgalar arasında giden gemidekiler kurtulur
Oğlu dâhil
çağrıya uymayan inkârcılar boğulur
Yıldızın ayın güneşin kısa tanrı hikâyesi
İstedim ki
kesin inananlardan olsun İbrahim
O, uzayın
muhteşem varlıklarını gören bir alim
Yıldızı
görür, batıncaya kadar yıldızdır allahı
Ayı görür
aydır, güneşi görür güneştir ilahı
Yıldız
batar, ay batar, batarken akşam güneşi
Yeri göğü
yaratan tek Allah’tır, yoktur eşi
İşitmeyen görmeyen putlar
Putlara
tapar İbrahim’in babası Azer
Yararlı
olmazlar ki, işitmek, görmek ne gezer
Sonra
İbrahim bütün putları parça parça kırar
Der ki
parçalamak için en büyük put verdi karar
Azer büyük
puttan cevap alamayınca el-aman
Allah’ın
birliğine inanılır işte o zaman
Kurban
İbrahim puta
tapanların yonttuklarına tepkili
Putperestler
direnç göstermede bir o kadar etkili
İbrahim
mancınıkla odun ateşine atılır
Hevesleri
tarafımdan kursaklarında bırakılır
Oğlu İsmail
koşabilecek yaşta bir candır
Babasının
rüyasında o artık bir kurbandır
İbrahim, onu
alnı üzerine yere uzatır
Oğluna bedel
olarak bir koçu kurban yatırır
Sodom şehri erkekleri ve üç melek elçi
Sodom şehri
erkekleri, hemcinslerine düşkün
Yol kesip
çirkinlikler sergilemeleri mümkün
Lût
Peygamber uğraşır, bu işten vazgeçilmelidir
Başlarına
taşlar yağdırılır, şehirleri yerle bir
Bir Yusuf hikâyesi
Babaları
sever Yusuf’la Bünyamin’i daha çok
Kardeşleri
kuyuya bırakacak başka çare yok
Oynarken
Yusuf’u kurdun yediğini söylerler
Kan sürülen
gömleği babalarına gösterirler
Su almak
için kuyuya gelen kervan Yusuf’a rastlar
Mısır’a
vardıklarında onu ucuz fiyata satar
Kaldığı evde
Aziz’in hanımı, Yusuf’u arzular
Kötülük ve
fuhuş ondan uzaktır, çakışmaz duygular
Yusuf’un
gömleğini arkadan çekip yırtar kadın
Arkadan
yırtılmışsa yalancıya çıkacak adın
Dedikodu
çıkar, Aziz’in hanımı, genç uşağıyla
Bunu paylaşmak
ister şehrin diğer kadınlarıyla
Meyve ikram
edilir, ellerine bıçak verilir
Yusuf
yakışıklıdır, görünce elleri kesilir
Hanım der
ısrarla Yusuf’tan murat alacağım
Kabul
etmezse onu zindana attıracağım
Yusuf
zindanda rüyaları yorumlar tam isabet
Kral duyar,
verir hazine yönetimini elbet
Kardeşler
ucuz erzak almak için Mısır’a gider
Yusuf’un
hazinede görevli olması bir kader
Güzel
düşünüp güzel davranan o güzel yoksullar
Ve
günahlarının affını dileyen oğullar
Anasına
babasına sarılır Yusuf değerbilir
Hepsi
Yusuf’un önünde secde eder gibi eğilir
Balığın karnındaki Yunus
Yunus
izinsiz ayrılır, kavmi onu denize atar
O
yaptığından ötürü pişmanken balık onu yutar
Sonra
araziye atılır, peygamber ilan edilir
Balığın
karnında dahi beni yüceltmesini bilir
Lokman’ın öğütleri
İyilik ya da
kötülük, bir hardal tanesi kadar
Sana mutlak
ulaşır, bulunduğu kaya olsa da dar
Kimseyi
küçümseme, yüz çevirme, yükseltme sesini
En çirkin
ses merkebin, bekler misin beğenilmesini
Sesini
alçalt, doğal ol, yürürken böbürlenme
Kendini
beğenmişlik yapma, gereksiz övünme
Mağara arkadaşları
Önceki
nesillerden bir grup, tanrımız Allah’tır der
Hükümdarları
ise puta tapılmasını ister
Hükümdar
dayattığı için mağaraya kaçarlar
Kimi der bir
gün, kimi der üçyüzdokuz yıl yaşarlar
Uyandıklarında
biri şehre gider, yiyecek alır
Elinde
önceki nesillerin gümüş parası vardır
Onları önce
uyutup sonra uyandırdıksa yine
Öldükten
sonra dirilmenin gerçek olduğu biline
Yecuc Mecuc
Zülkarneyn,
mevki ve hükümranlık sahibidir
Kendisine
verilen yetki ve nice bilgidir
Bozgunculuk
Yecuc ve Mecuc’un uğraşı olmuş
Kavmin
insanları ortaya set yapmaya koyulmuş
Dökmeseydi
katranı, demir kütleleri kaynamazdı
Yecuc ve
Mecuc o seti bir daha asla aşamazdı
Talut Calut
Talut inanır,
sabırla tanrıya kavuşanlardansan
Calut’u
yenebilirsin, karşında çok olsa da insan
Birilerinin
kötülüğü diğerleriyle savılır
Yeryüzü
bozgundan bilge insanlar ile kurtarılır
Anahtar kelimeler
Türkçe manzum Kur'an şiir şiirsel beyit Kuran
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder