Büyük Atatürk zaferlerini harita başında
kazanmıştır. “Haritayı getirin!” cümlesini sıkça kullanmıştır. Bugün Türk
idarecisi de başarılı olmak istiyorsa grafiklerdeki eğrileri doğru okumak
zorundadır. Çünkü eğrilerimizi göremezsek doğruları bulamayız.
Bunun için bizden 11, Batıdan 11 kavramın
mini bir özetini yaptık. Maalesef bizim eğrilerin iki yakasını bir araya getiremedik.
İşte
kavramlar
İslam:
İslam, suçların önüne geçmek için getirilen “barış” dinidir. Suçsuz toplum
yaratma ülküsünden hareketle kurulmuştur.
Tasavvuf:
Mevlana, Yunus, Hacı Velilerle sevgi, barış, hoşgörü gelmiştir.
Yükselme:
Bu zengin altyapıyla İmparatorluk yükselme dönemi yaşamıştır.
Halifelik:
Dinsellik tutumu ile resim, heykel, matbaa yasaklanmıştır.
Tanzimat:
Kıpırdanma olmuştur. Ama yaralar sarılamamıştır.
Hasta
adam: Kan kaybı devam etmiştir.
Diriliş:
Genç Osmanlılar, Jön Türkler, İttihat Terakki gibi derneklerle uyanış
başlamıştır.
İnkılaplar:
Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti 15 yıl Aydınlanma Dönemi yaşamıştır.
Kimlik
arama: Büyük Atatürk’ün ebediyete intikaliyle oluşan boşluğun giderilmesi
çareleri aranmıştır.
Terör:
Boşluk doldurulamayınca terör başlamıştır.
Dinselleşme:
Terörle bekayı, fert başına düşen gelirle refahı yükseltemeyen siyasi ve idari
(son olarak da bazı askeri ve adli) şahsiyetler, Allah’ın ipine sıkı sıkı
sarılma pozlarına girerek dinselleşme yoluna sapmışlardır.
Bizim eğrilerimiz böyleydi. Bir de Batı’nın
eğrilerine bakalım.
Engizisyon:
Günahları affettireceğini iddia eden dönemin din adamları gözlerini kırpmadan
işkencenin her türünü yapabiliyorlardı. Batı eğrisinin irtifa kaybettiği bir
dönemdi.
Magna
Carta: “Hür insan mahkemece yargılanır.” Muhteşem Sözleşme böyle diyordu
1215 İngiltere’sinde.
Matbaa:
Matbaayı 1440’da kullanmaya başladılar.
Rönesans:
Sanatta sınırları aştılar.
Reform:
Engizisyona inat din baskılarını bünyelerinden çıkarıp attılar.
Aydınlanma:
Bizimkilerin 1200’lerde söylediği “Ne olursan ol, yine gel”, “İncinsen de
incitme” gibi laflara karşılık “Başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapmak serbesttir”
lafını ancak 1700’lerde söyleyebildiler.
Buhar:
Buharın tekerleği döndüren itici gücünü çok iyi kullandılar.
Sanayi:
Hazır buharın itici gücü icat edilmişken tarım döneminin üstüne bir de sanayi
dönemi tesis edilmeliydi. Ettiler.
Dünya
savaşları: Bir yanda zenginleşmenin hesabını yaptılar, öte yanda ‘demokrasi’
bayrağını önde tutmaya çalıştılar. Bu hesapları yaparken iki dünya savaşı yaşadılar
ve yükselen grafikleri yeniden duraksadı.
İnsan
hakları: İkinci dünya savaşında nükleer silah kullanılması, aydınlanma dönemi yaşayan Batıyı biraz utandırdı! Bunun sonucu olarak
yeniden bireyin önemi gündeme geldi.
Bilişim:
Tarım ve sanayi dönemini tamamlayan Batı, günümüzde bilişim çağıyla
tanıştı. Sermayeleri ‘bilgi’ oldu. Umarız sanayi dönemine geçtiklerindeki
sıkıntıları, bilişim döneminde yaşamazlar.
Son söz: Batıda
din baskıları önlenmiş, eğrinin ucu yukarıdadır. Bizde dinsellik devam
etmektedir, eğri, daha da aşağı eğilmektedir.