24 Mayıs 2018 Perşembe

İKİ GRAFİK EĞRİSİ






Büyük Atatürk zaferlerini harita başında kazanmıştır. “Haritayı getirin!” cümlesini sıkça kullanmıştır. Bugün Türk idarecisi de başarılı olmak istiyorsa grafiklerdeki eğrileri doğru okumak zorundadır. Çünkü eğrilerimizi göremezsek doğruları bulamayız.
Bunun için bizden 11, Batıdan 11 kavramın mini bir özetini yaptık. Maalesef bizim eğrilerin iki yakasını bir araya getiremedik.

İşte kavramlar

İslam: İslam, suçların önüne geçmek için getirilen “barış” dinidir. Suçsuz toplum yaratma ülküsünden hareketle kurulmuştur.
Tasavvuf: Mevlana, Yunus, Hacı Velilerle sevgi, barış, hoşgörü gelmiştir.
Yükselme: Bu zengin altyapıyla İmparatorluk yükselme dönemi yaşamıştır.
Halifelik: Dinsellik tutumu ile resim, heykel, matbaa yasaklanmıştır.
Tanzimat: Kıpırdanma olmuştur. Ama yaralar sarılamamıştır.
Hasta adam: Kan kaybı devam etmiştir.
Diriliş: Genç Osmanlılar, Jön Türkler, İttihat Terakki gibi derneklerle uyanış başlamıştır.
İnkılaplar: Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti 15 yıl Aydınlanma Dönemi yaşamıştır.
Kimlik arama: Büyük Atatürk’ün ebediyete intikaliyle oluşan boşluğun giderilmesi çareleri aranmıştır.
Terör: Boşluk doldurulamayınca terör başlamıştır.
Dinselleşme: Terörle bekayı, fert başına düşen gelirle refahı yükseltemeyen siyasi ve idari (son olarak da bazı askeri ve adli) şahsiyetler, Allah’ın ipine sıkı sıkı sarılma pozlarına girerek dinselleşme yoluna sapmışlardır.

Bizim eğrilerimiz böyleydi. Bir de Batı’nın eğrilerine bakalım.

Engizisyon: Günahları affettireceğini iddia eden dönemin din adamları gözlerini kırpmadan işkencenin her türünü yapabiliyorlardı. Batı eğrisinin irtifa kaybettiği bir dönemdi.
Magna Carta: “Hür insan mahkemece yargılanır.” Muhteşem Sözleşme böyle diyordu 1215 İngiltere’sinde.
Matbaa: Matbaayı 1440’da kullanmaya başladılar.
Rönesans: Sanatta sınırları aştılar.
Reform: Engizisyona inat din baskılarını bünyelerinden çıkarıp attılar.
Aydınlanma: Bizimkilerin 1200’lerde söylediği “Ne olursan ol, yine gel”, “İncinsen de incitme” gibi laflara karşılık “Başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapmak serbesttir” lafını ancak 1700’lerde söyleyebildiler.
Buhar: Buharın tekerleği döndüren itici gücünü çok iyi kullandılar.
Sanayi: Hazır buharın itici gücü icat edilmişken tarım döneminin üstüne bir de sanayi dönemi tesis edilmeliydi. Ettiler.
Dünya savaşları: Bir yanda zenginleşmenin hesabını yaptılar, öte yanda ‘demokrasi’ bayrağını önde tutmaya çalıştılar. Bu hesapları yaparken iki dünya savaşı yaşadılar ve yükselen grafikleri yeniden duraksadı.
İnsan hakları: İkinci dünya savaşında nükleer silah kullanılması, aydınlanma dönemi yaşayan Batıyı biraz utandırdı! Bunun sonucu olarak yeniden bireyin önemi gündeme geldi.
Bilişim: Tarım ve sanayi dönemini tamamlayan Batı, günümüzde bilişim çağıyla tanıştı. Sermayeleri ‘bilgi’ oldu. Umarız sanayi dönemine geçtiklerindeki sıkıntıları, bilişim döneminde yaşamazlar.
Son söz: Batıda din baskıları önlenmiş, eğrinin ucu yukarıdadır. Bizde dinsellik devam etmektedir, eğri, daha da aşağı eğilmektedir.

6 Mayıs 2018 Pazar

ACIBADEM 1-2


Kazım Ulusoy, 17326 sicil numaralı emekli emniyet müdürlerimizdendi. Benden on yıl kıdemliydi. Polis koleji ve polis akademisinin 1960 yılında bağrına alıp 1966 yılında mezun ettiği saygın bir mensubumuzdu.
Yıllar sonra kardeşinin yazdığı ACIBADEM adlı kitabı okudum. Kitapta 1950’li yılların Sakarya nehri civarındaki Ankara köyleri anlatılmaktadır.
Yazar, köy romanında doğayı anlatmış. Ama bir hakemin kendini unutturarak müsabaka yönetmesi tadında kalmış doğa… Dolayısıyla insan figürü öne çıkmış. Yöre insanının fiziğini ve iç dünyasını iyi yakalamış. Öyle ki yakışıklı, uzun boylu, tahsilli, güçlü birini az sonra pısırık, delirmiş hatta kalleş yapabiliyor. Öte yandan salyalı, çelimsiz, sakat birini de yücelterek güçlü ve karakterli hale getirebiliyor.
Yazar burada rüya girişlerini ustalıkla kullanarak esere mükemmel bir zenginlik kazandırıyor. Böylece okuyucu kitaptan kopamıyor. “Bu kişi başlangıçta şöyleydi, şimdi neden böyle oldu”  diye zihnini taze tutmak zorunda hissediyor.
Bana sorarsanız kitap resimli romanı andırıyordu. Bazen de film izlediğimi sandım. Köy ve kişiler sanki satır aralarındaydılar ve okurken ben onları görebiliyordum. Şimdi rahatça köyün krokisini çizebilirim. Eğer azıcık yeteneğim olsaydı en az on kişiyi resmedebilirdim.
60 yıl öncesinin Anadolu manzaraları, Anadolu gelenekleri, Anadolu köy yaşantısı, örf ve adetler ve de atasözleri… Atasözleri derleyicileri için mükemmel bir kaynak…
Roman yıllarının aksine günümüzde insanların çoğu kentlerde yaşamaktadır. Ben derim ki Acıbadem, günümüz kentli gençliğin köy yaşantısıyla ilgili duygularını mutlaka depreştirmiştir. ‘Gitsem mi gitmesem mi’ kararsızlığındaki gençlerimiz bu romanı okuduklarında mutlaka ebeveynlerinin köyüne gitme yönünde tercihte bulunacaklardır. Kuşkusuz elektriğin, televizyonun, internetin geldiği bugünkü köylerde romanda yazılanları birebir göremeyeceklerdir. Ama üzüm bağları, samanlık, at, tay, koyun, tavuk vb. üzerinden anlatılanlarla yeni çıkarımlarda bulunacaklardır.
Son söz olarak şunu ifade edebiliriz:
Romanda, tüm köye sahip olmaya kalkışan iki kişi arasındaki düşmanlığın yarattığı mal ve mevki hırsının, çocuklarının hayatının önüne geçtiği mesajı vardır.
Yazar ise “Herkes lâyık olduğu yerde durmasını bilmeli” diyerek noktayı koymaktadır.
O yazar Haşmet Ulusoy’du.
Kutluyorum.




2 Mayıs 2018 Çarşamba

GÜVENİN POLİSE

(ÇÖTEN’de bir de şiir olsun istedim.)
GÜVENİN POLİSE
Koş dostum yüreğinle yardım bekleyenlere
Acı içinde “imdat yetişin” diyenlere
Mazlumun çaresizin hakkını yiyenlere
Varsa korumak beni, hedefinde gayende
Güvendeyim seninle, huzurluyum sayende

Dirliğin merkezidir bu yüce kutsal ocak
İyiler seni sever, kötüler köşe bucak
Güvenlik hak adalet, sevgiler kucak kucak
Varsa korumak beni, hedefinde gayende
Güvendeyim seninle, huzurluyum sayende

Güçlü, donanımlısın, ilme irfana ilgin
Çağdaş, paylaşımcısın ufuk ötesi bilgin
İnsana güler yüzün, topluma içten sevgin
Varsa korumak beni, hedefinde gayende
Güvendeyim seninle, huzurluyum sayende

Hukuku uygularsın, kararların kesin, sert
Kavga soygun cinayet, gözün pek, yüreğin mert
Sensin dostluğun sesi, sensin tok, sensin cömert
Varsa korumak beni, hedefinde gayende
Güvendeyim seninle, huzurluyum sayende (EÖ)