30 Temmuz 2017 Pazar

HAYDİ KURUCU AYARLARIMIZA DÖNELİM



 O vali otokrat biriydi. İldeki altı yerel gazete, zamanla o valiyi eleştirdiler. Sonuçta merkeze alındı.
Yerine gelen vali ise bilgisayarlaşma yönünden aktifti. Yerel gazetelere birer bilgisayar hediye etti.
Sonra ne oldu?
Tabii ki şimdi sizin aklınızdan geçenler oldu. Benzer etkileşim, değişik boyutlarıyla büyüdü. Bütün ülkeye yayıldı.
Basın etkilendi.
Sonra üniversiteyle oynadılar.
Polis zaten hep kamburla yaşadı.
Silahlı kuvvetlere el attılar.
Mülkiyeyi avuçlarına aldılar.
En son bağıra bağıra yargı gitti.
Hasan Hüseyin KORKMAZGİL, Ağlamalar şiirinde duygularını şöyle ifade etmişti: “Dalları düğüm düğüm/ gövdesi kahve falı/ bir zeytin ağacını köklemek var ya/ sökmek var ya sarp yamaçtan ardıcı/ kazma vurmak beş yüz yıllık meşeye/ acısını duymak var ya kopmanın…” Şair, babaların ağlamasını tarif ediyordu.
Şimdi bir millet topyekûn ağlıyor. Basın, üniversite, polis, asker, yargı gibi kökler; kumpaslarla, entrikalarla milletin gövdesinden koparılıyor.
İçte durum böyle…
Ya dışta neler oluyor?
Yıllardır Balkanlardan ve Kafkasya’dan gelen dalgalar keyfimizi kaçırdı. Orta Doğudan da şikâyetlerimiz vardı. Son zamanlarda esen kızgın kum fırtınaları, AB’nin ve ABD’nin etkisiyle ayarlarımızı iyice bozmaya başladı.
Eskiden şöyle öğütler verilmişti:
Batının oyunlarına gelmeyin.”
“Kuzeyinizdekilerle iyi geçinin.”
“Orta Doğuda Araplarla mezhep kavgasına girmeyin.”
Çevremizde sular ısınıyor. İnşallah kaynamadan kurucu ayarlarımıza döneriz.
Sandığa kapattığımız sevgiyi artık ortaya çıkarmalıyız. Yanına biraz saygı, biraz hoşgörü, biraz da barış katarak zenginleştirmeliyiz.
 Ben Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Hocamızın güncelleştirdiği Nutuk'a yeniden başladım bile…
Kurucu ayarlarımızı bulayım diye…