10 Eylül 2014 Çarşamba

BİR 10 NİSAN DAHA GEÇTİ




Polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıldönümünü geride bıraktık.

Her yıl daha canlı kutlanan polis haftası etkinlikleri sanki matem varmışcasına sönük geçti.

Son gece etkinlikleri Ankara Ticaret Odası salonundaydı.

Önce polis sergimiz gezildi.

Ardından meslektaşlarımızın bir araya geldiği kokteyl salonuna çıkıldı.

Gözlemlerimize göre katılım zayıftı. Daha çok meslektaşımızı orada görmeyi isterdik.

Davetiyede ifade edildiği halde eşli katılım zayıftı.

Emeklilerimiz sayıca zayıftı.

Sivil erkânın katılımı zayıftı.

Biri dışında(!) garsonlar zayıftı.

Garsonların sunumları zayıftı. İlk kez 10 Nisan etkinliklerinde hafif alkollü de olsa içki servisi yapılmıyordu.


Müzikte enstrüman grubu zengindi. Ama solo zayıftı.


Aslında hep zayıflıyorduk galiba…

Özlük haklarımız zayıf…

Her 10 Nisan’da maaşlarımızın artması yönünde umutlarımız yeşerirdi. Ama sadece baharın yeşilliği ile avunmak zorunda kaldık.

Atamalar zayıf…

Gazeteler polis tayinleri ile dolup taşıyor.

Bir de üzerine açığa alınmalar…

Tutuklu kalmalar…

Bırakın zayıflamayı, eriyorduk sanki…

Öğretmenler ve biz polisler; hep kutsal görevlerin sahibiyiz diye övündük.

Milli Eğitim; bilgili, kültürlü, ahlaklı, kötülüklerden arındırılmış, ülkesini seven güzel insanlar yetiştirecekti. Her biri çağdaş uygarlık yolunda parlayan yıldızımız olacaktı.

Biz polisler, toplumun huzurunu bozanları yargı önüne çıkaracaktık. Suç bataklıklarını kurutup çiçek bahçesine dönüştürecektik.

Toplumumuz daima ileriye gidecekti.

Devletin bekası, milletin refahı ön planda olacaktı.

Demek ki biz 70’lerde, 80’lerde, 90’larda da zayıfmışız.

O yıllarda geleceğin yıldızları niyetiyle yetiştirdiğimiz akademisyenleri, hukukçuları, siyasileri, gazetecileri, subayları, polisleri çiçek bahçesi yerine parmaklıkların ardında görüyoruz.

Dikkat etmeliyiz. Fazlaca zayıflık ve kan kaybı telafisi mümkün olmayan hastalıklara yol açabilir.

Görevlerimiz ve yetkilerimiz kanunlarımızda yazılıdır. En iyi şekilde yorumlayarak içinden geldiğimiz halkın huzurunu temin etme konusunda “ilaç” gibi olalım. Zafiyetten kurtularak 170’inci yılımıza daha sağlıklı girelim.

Esen kalın…

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder