Buluşmaların odak noktasını,
mezun olduğumuz 30 Haziran tarihi oluşturuyordu.
28 Haziran 2013 tarihi itibarıyla
Trabzon polisevinde yemekli toplantı düzenledik. Devre toplantımıza Ahmet
Kılıç, Baki Ersoy, Cevat Çolak, Cevdet Özkaya, Erol Özdemir, Faruk Tonya, Hasan
Bendaşan, Hayrettin Mungan, Hüseyin Kibrit, İhsan Tuğrul, İrfan Banaz, Lütfiye
Özüyılmaz, Mualla Kütük, Murat Karcıoğlu, Necmettin Seymen, Niyazi Eraldemir,
Orhan Gazi Öztürk, Osman Deliloğlu, Osman Kaya, Sadettin Dereköy, Sırrı Güçlü,
Şenel Özkaya katıldı. İsmet Bilgin'in eşiyle birlikte yakınlar olarak toplamda
51 kişiydik. Yemek sırasında, önceki yedi yıla ait fotoğrafları, slayt
gösterisiyle izledik.
Trabzon emniyet müdürü Ertan
Yavaş, ilde uluslararası spor turnuvası yapılmasına rağmen ilk günkü
toplantımıza katıldı. Devrelerimizle sohbette bulundu. Etkinliğimizin tümünde
de sıcak ilgilerini gösterdi.
Dört gün için kiraladığımız iki
küçük otobüsle 29 Haziran günü Sumela manastırını gezdik. Sarp bir kayada
yerleşim yeri oluşturulduğunu görünce, ifa etmeye çalıştığımız
"güvenlik" görevinin önemini bir kez daha anladık. Güvenlik ihtiyacı
ne kadar önemli ki insanlar zarar görmeyecekleri yerler olarak kuş konmaz,
kervan geçmez kayalarda bile çare aramışlar.
Yolumuz Maçka'dan geçmişken Hamsi
köyüne ve meşhur Zigana geçidine gitmeyi de ihmal etmedik. Tünelin öbür
ucundaki derin vadinin muhteşem panoramasını izledik. Pestil aldık. Fotoğraflar
çektirdik.
Trabzon il merkezine döndüğümüzde
Atatürk Köşkünü ziyaret ettik. Buradan Trabzon şehrini ve denizi izledik.
Köşkün ziyaretçisi çoktu. Hatta gelin ve damatlar, harika çiçeklerle bezeli
köşkün bahçesinde fotoğraflar çektirmekteydi. Biz de anı fotoğrafı olarak bu
karelerde yerimizi aldık.
Programımızda 30 Haziran günü
için Uzungöl yaylası vardı. Otobüsler bizi en uç noktaya kadar götürdü. Suni
olarak oluşturulmuş olsa da küçük şelaleler, vahşi yeşilliğin içerisinde doğaya
adeta gülücükler sunuyordu.
Yeme içme yerlerinden bazılarında
fiyatlar yüksekti. Birinin iç duvarlarında özlü sözler sıralanmıştı.
"Kâğıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır" bu
sözlerden biriydi. Müessese sahipleri kalemin etkisini göz ardı etmeksizin hem
kendileri için, hem de Karadeniz turizmine katkı adına fedakârca hizmet
verebilmelidirler.
Programımızın dördüncü gününde
Gürcistan'daki Batum şehrine gittik. Böylece Polis Akademisi 1976 yılı mezunları
olarak ilk kez sınır aşan bir devre toplantısı yapmış olduk. Karadeniz sahil
yolumuz Samsun'dan itibaren tamamıyla bölünmüş yol statüsünde iken Sarp'tan
Batum'a kadar yirmi kilometrelik yol hâlâ tek yönlü idi. Bir günlük gözlemimize
göre Türkiye onlardan fiziken daha iyi düzeyde idi. Ancak Batum polisinin sınır
geçiş işlemlerindeki başarısı Artvin polisinden çok daha hızlıydı. Bu hız,
diğer alanlarda da devam ederse bizden önce gelişecekleri aşikârdır.
Karadeniz bölgesinin bütününde
olabilen bitki örtüsünden bir bölümünü birkaç bitkiyle takviye ederek
"Botanik Bahçe" diye ücretli olarak gezdirmeleri bir farklılık idi.
Bir başka farklılıkları da Karadeniz'de sıkça geçmekte olan yunusları bir
gösteri merkezinde toplamaları ve ücretle seyrettirmeleriydi.
Söz farklılıktan açılmışken şunu
da belirtmeliyiz. Biz de büyüklük ölçütü çoğu kere binalar iken Batum kent
meydanında elinde post bulunan kadın heykelinin, yanındaki binalardan büyük
oluşu sanata verilen değerin bir ifadesiydi. Ayrıca kent dokusuyla fazlaca oynanmadığının
da bir göstergesiydi.
Devre buluşmamızın son gününde
Giresun ve Ordu'yu ziyaret ettik. Giresun'daki ilk durağımız müze oldu. Müze
müdürümüz hem müze, hem de Giresun Kalesi ve Kale'de anıtı bulunan Osman Ağa
konusunda bizi bilgilendirdi. İl Kültür Müdürü Emin Yılmaz da Kale'ye gelerek
yeni oluşturulan gezi ve seyir güzergâhının yapılışı hakkında grubumuzu
aydınlattı. Giresun'un kültürel zenginliklerini içeren kitap ve broşürler
dağıttı.
Piraziz'deki pideli öğle yemeği
sonrası Ordu'ya geldik. Ordu bizi teleferiğiyle karşıladı. Boztepe'ye çıkarken
teleferiğin içinde kulaklarımız fonda "Boztepe'ye çıkmalı/ Şu Ordu'ya
bakmalı" türküsünün melodisini aradı. Umarız ileride bu da gerçekleşir.
Bu duygularla Ordu'dan ayrılırken
bir devre buluşmamız daha sona eriyordu. Katılan devrelerimize ve yakınlarına
mutlu, uzun ve sağlıklı yaşam diliyoruz. Desteklerini bizden esirgemeyen
Trabzon, Giresun ve Ordu il emniyet müdürlerine özellikle teşekkürlerimizi
sunuyoruz.
Bizi karşılayan polis
memurlarından biri, otobüslerin önündeki "Polis Akademisi 1976
Mezunları" yazısını görünce "Ben o yıl doğmuşum" demişti. 37
yaşındaki sevgili meslektaşımız bize farkında olmadan ikinci baharı
yaşadığımızı hatırlattı. Biz zaten "Hayat ertelemeye gelmez"
parolasıyla buluşmalarımızı sürdürmekteydik. Bir kez daha doğru yolda
olduğumuzu anladık.
2014'de buluşmak üzere...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder