16 Ocak 2018 Salı

BİZ GİDERİZ TERSİNE



           Kuran-ı Kerim inmeden önce suç işlemekte ısrar eden eski nesiller helak edilmişlerdir.
Kimi ölçü ve tartıda hileli davranmıştır. Kimi insanların eşyasını değerinden düşük alıp satmıştır. Bozgunculuk yapanlar olmuştur.
Bunun üzerine ya kasırgayla ya depremle veya üzerlerine taşlar yağdırılarak geri dönüşü olmayacak şekilde yok edilmişlerdir.
Peki, insanlar yanlış davranışlarından vaz geçmişler midir?
Hayır…
*
Sonra Kuran gelmiştir. Yaradan net bir şekilde “Oku” emrini vermiştir. Ardından doğruları ve yanlışları saymıştır. Ödül ve ceza olarak da cennet ve cehennemi göstermiştir.
İnsanlar suç işlemeyi bırakmışlar mıdır?
Hayır…
*
Sonra kral gelmiştir. Asmıştır, kesmiştir.
Suç olgusu devam etmiştir.
Nihayet demokrasi gelmiş ve yönetim sorumluluğu halka havale edilmiştir. Bir anlamda insanlara “Ne haliniz varsa kendiniz görün” denilmiştir. Onlar da kanunların yapılmasını sağlamışlardır. (Bazen de KHK’ler çıkarmışlardır.) Ne var ki suç devam etmiştir. Cezaevlerinin doluluğu böyle söylemektedir.
Üstelik ordu müdahaleleri de demokratik dönemlerde olmuştur. Postallar, tanklar halka korku unsuru olarak gösterilmiştir.
Suç durmuş mudur?
Hayır…
Suç işleyerek suç durur mu?
27 Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar art arda gırla gitmiştir.
*
Eskileri okuduk. Yenileri bizzat yaşadık.
Kuran, yanlış davranışları önlemeye çalıştı.
Kral astı, kesti.
Demokrasilerde kanun gücü kullanıldı.
Ordu, toplumun yaşadığı kaosu gidereceğini düşündü.
*
Peki, 15 Temmuzculara ne olmuştu? Şu darbe girişiminde bulunanlara…
Neden birdenbire çıldırdılar?
Öncekilerde yaratıcı güç, kral, kanun, asker devam etmekte olan suç olgusuna karşı -kendilerine göre- tedbirler aldılar. Var olan toplumda düzen sağlamaya çalıştılar.
15 Temmuzcular ise bir cahilin peşine takılarak tüm toplumu yeniden başa döndürmek istediler. Dini esaslara dayalı kabile düzeni hedeflediler.
Oysa Türk milleti o safhalardan çoktan geçmiştir. Bugünlere acı faturalar ödeyerek gelmiştir. O artık cepheye sürülen bir deli fişek değildir. Konu mankeni değildir. Hele de Büyük Atatürk’ün kazandırdığı yeni kimlikle ne idüğü belirsiz maceraperestlere hiç pabuç bırakacak değildir.
Hedef, daha mükemmelini aramaktır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder