17 Şubat 2018 Cumartesi

HER ŞEY SARI ÖKÜZ HİKÂYESİ GİBİ BAŞLADI



Cemaat, FETÖ’leşmeden önce Yönetimi sağlı sollu yokladı. Polisevlerinde içkiyi yasaklattı.
Yönetim karşısında ne kadar güçlü olduğunu sınamak istiyordu. Kamusal alanda türban giydirtti.
Dediğimi yaptırabiliyor muyum diye kendini iyice test etti. Muhalefeti yargı ile susturttu.
İşler düşündüğü gibi gidiyordu. İktidarı da yargı ile susturayım, dedi. Önce MİT müsteşarını, savcının talimatıyla ifadeye çağırttı. (7 Şubat 2012)
Olmadı.
Sonra “yargı” silahını bir daha denedi. Doldur-boşalt yaptı! Savcı ve hâkimleriyle iktidara yeniden saldırdı. 17 Aralıkta (2013) sağ kroşe, 25 Aralıkta sol kroşe denemesi yaptı.
Nevri dönmüştü bir kere. Tahammül edemiyordu. Yıllarca ne istediyse verilmişti. O da karşılığında mezardakilere bile ‘EVET’ oyu verdirtmişti!
Fakat yargı silahı tutukluk yaptı. Kroşeler de yeterli gelmedi. Bu defa askerin silahını kullanmaya kalkıştı. 15 Temmuz’da (2016) içindeki FETÖ’yü dışarı çıkardı.
Be mübarek(!) adam…
Kan çıkardın. Kırmızıyı kirlettin.
Yaratıcının o güzelim yeşilini de lekelemiştin.
Yetmedi…
Polisi yedin…
Askeri yedin…
Yargıyı yedin…
Halkın seçtiği iktidarı da ham yapabilirdin.
Fakat o büyük Türk milletine toslayacağın hiç mi aklına gelmedi?
O büyük Türk milleti sessizlik gösterebilir. İlgisiz görünebilir. Kaderci davranabilir. Ama yurduna, milletine halel getirmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakmasını da çok iyi bilir.
Sen bilmiyor musun? O büyük Türk milleti; polisiyle, askeriyle, yargısıyla, üniversitesiyle, basınıyla büyük bir renk cümbüşüdür. Tam bir gökkuşağıdır. Sen o gökkuşağındaki renkleri çalabilir misin?
Polisevlerinde içki yasağı ha..!
Tam da “Sarı öküz” hikâyesi gibi…
Bu da bize ders olsun.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder