İl
emniyet müdürleri, diğer il idare şube başkanlarıyla birlikte, il valisinin
koordinatörlüğünde, üstlendikleri görevleri yerine getirirler.
Her
il idare şube başkanı, kendi görev alanının uzmanıdır. “Kısmen de yönetici”dir.
Vali
ise mülki idare amiridir. “Kusursuz bir yönetici”dir. İl idare şube
başkanlarının hizmet alanlarından, ancak ilgisi kadar bilgi sahibidir.
Gerek
polis teşkilatının kuruluşunu gösteren Emniyet Teşkilatı Kanununda, gerekse
polise görev veren Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda il emniyet müdürlerinin
görev tanımları yapılmamıştır. Fakat bu iki kanundan sonra çıkarılan İl İdaresi
Kanunu, 11’inci maddede “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi
dokunulmazlığının, tasarrufa ilişkin emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve
önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir” hükmünü getirerek
adeta polisle ilgili kanunlardaki boşluğu doldurmak istemiştir. Bir farkla ki;
kent merkezlerinde il emniyet müdürü için yazılması gereken görevleri valiye mal
etmiştir. Oysa vali, bir copun kitlesel ağırlığını ve bunun karşı tarafa
fiziksel yansıma şiddetinin ne ölçüde olacağını emniyet müdürü kadar bilemez.
(http://www.caginpolisi.com.tr/il-emniyet-mudurunun-yeri/)
Ayhan
Pamuk müdürümüz şu tespiti yapmaktadır: “Karakolda sabahlamadan, hırsız peşinde
koşarken yaralanmadan, günlerce beyin patlatıp cinayeti çözmeden, gözüne
bakınca suçluyu tespit edecek ferasete erişmeden Emniyet Müdürü olunamaz.”
(https://www.facebook.com/TC.ayhan.pamuk.50)
Meslektaşımızın
belirttiği gibi emniyet müdürü olmak kolay değildir. Komiser, başkomiser, şube
müdürü gibi sıralı bütün rütbeler, liyakat gösterilerek geçilir ve il idare
şube başkanlığı görevini yapacak düzeye gelinir. Bu anlamda Amerika Birleşik
Devletlerinde, seçimi kazanan Başkanın, ancak dört ay sonra mührü teslim alması
manidardır.
Ülkemizde
geçerli olan sistem, teşkilatımızla ilgili olarak il idare şube başkanlığı
görevinin birinci sınıf emniyet müdürü tarafından yerine getirildiğidir.
Bugün
İstanbul’da olduğu gibi birinci sınıf emniyet müdürünün, “Koordinatör Emniyet
Müdürü” sıfatıyla, kanunla kendisine verilmiş bir görevden aşağısını kabul
etmesi birinci sınıfa yükselme onurunu zaafa uğratacaktır. 3201 sayılı kanunun
13’üncü maddesi, birinci sınıf emniyet müdürlerinin hangi görevlerde istihdam
edileceğini belirtmiştir. Sayılanlar arasında “Koordinatör Emniyet Müdürü” yer
almamaktadır.
Takdir
edilir ki, bir ilin tarım, bayındırlık, sağlık, eğitim gibi hizmet politikaları
valinin himayesinde ilgili il idare şube başkanları eliyle yürütülür. İl
Emniyet Müdürünün, il idare şube başkanlığından baypas edilerek yerine başka
bir görevlinin getirilmesi polis teşkilatının aczini göstermektedir. Kendisine
bir genel müdür çıkaramayan bu teşkilat, şimdi de il emniyet müdürü
çıkaramamakla karşı karşıyadır. Polis teşkilatı bu denli kaderiyle baş başa
bırakılmamalıdır. Teşkilatın üst düzey yöneticileri nerede hata yapıldığı
konusunda araştırmalar yaptırarak soruna çözüm üretmelidirler. Teşkilatı geri kalmışlıktan
kurtarmalıdırlar.
20’nci
yüzyılın başlarında mala karşı işlenen suçlar için daha etkin önlemler
alınırken 21’inci yüzyılın başlarında cana yönelik suçlar önemli görülmeye
başlanmıştır. Gelişmiş toplumlar bu algıyla hareket ederken Türk polisinin bu
gerçeğin gerisinde bırakılması, üst düzey yöneticilerin kara bir lekesi olarak
tarihte yerini alacaktır. Derhal DÜŞÜNSEL anlamda ileri hamleler yapılması için
projeler geliştirilmeli ve polis teşkilatı olması gereken çağdaş düzeye
taşınmalıdır. 169 yıllık bir teşkilatın kendi ayakları üzerine duramamasının
sorumluları, başta üst düzey yöneticileri olmak üzere tüm personelimizdir.
Emniyet hizmetleri sınıfı mensupları, üzerlerine düşen görevi hakkıyla yerine
getirmelidirler.
Merhaba
YanıtlaSil