Bilim insanları yaşamın
devam edebilmesi için gerekli olan yeme içme ihtiyacının yanına uyku faktörünü
de ilave etmektedirler. Öte yandan
modern tıbbın, çalışma süresini sekiz saat olarak belirlediği de bilinmektedir.
Her iki durum polisi
doğrudan ilgilendirmektedir. Çünkü güvenlik konusu hassasiyet ister. Uykusuzluk
ve yorgunluk, görevde baş ağrıtan sonuçlar doğurabilir. Ayrıca hâlâ 12 saat
çalıştırma modeli çağdaşlıktan uzak bir uygulama şeklidir.
Polisin gece uyuması,
ertesi gün ya da bir gün sonra gündüz uyuması, ardından tekrar gece uyuması
kimyasını bozmaktadır. Bu tür çapraz uyku modeli polise bir nevi işkence gibi
gelmektedir. Uzun yıllar böyle devam eden bir yaşam biçimiyle sağlığı altüst
olduğu gibi kutsal saydığımız aile birliği ve düzeni de bozulmaktadır. Yani
sağlıkla birlikte sosyal yaşam da zarar görmektedir. Sağlığı ya da sosyal
yaşamı bozuk olan birinin güvenlik hizmeti sunması ise yangına bir çap çırayla
gitmeye benzemektedir.
Bugün polislikte sekiz
saat sistemine göre çalışanlar da vardır. Ne var ki bu durum, oniki saat
çalışanların kendilerini ikinci sınıf görmelerine yol açmaktadır.
24 saat süreklilik arz
eden görevlerde polisin dört gruba ayrılarak sekiz saat çalıştırılmasının
mümkün olabildiği örnek vardiya sistemi Asayiş Dairesi Başkanlığınca
çıkarılmıştır. Buna göre iki hafta 07-15 ve 15-23 saatleri arasında çalışan
polis, ondört günün dördünde tamamen serbest kalabilmektedir. Buna karşılık
üçüncü hafta boyunca 23-07 saatleri arasında çalışmaktadır.
Böyle bir çalışma
sistemi ile hem işe gidiş geliş dahil 13-14 saate ulaşan görev yorgunluğu
asgari düzeye inecek, hem de kendisine ve yakınlarına zaman ayırabilecektir.
Polisin kendi kişisel
ihtiyaçlarının yanında çocuklarının eğitim sorunuyla, aile bireylerinin
sağlığıyla ve ev ekonomisinin düzeniyle ilgili zamana ihtiyacı vardır. 12-13
saat çalıştırılıp robotlaştırılması ne kendisine, ne de teşkilatına fayda
getirir.
Oysa sekiz saat sistemi
ile hiçbir mazeret üretmeden bu tür ihtiyaçlarını giderebilir ve moral ve
motivasyon ile hizmette daha verimli olur.
Sekiz saat sistemi az
sayıda emniyet müdürü tarafından uygulanmakta ise de bu durumun genele
yansıtılması gerekmektedir.
2000'li yıllar öncesinin
polisleri olan şimdiki üst yöneticiler, artık 21'inci yüzyıl düşüncesiyle
hareket ederek hayati önem taşıyan bu konuda hemen ileri adım atmalıdırlar.
Çağın gerisinde kalmamalıdırlar. Polisi çapraz uykuya tabi tutarak
sersemletmemelidirler.
Polis üst düzey
yöneticileri en alt basamaktan başlayarak merdivenleri ağır ağır çıkarak
yükselmişlerdir. Alt kademenin sorunlarını çok iyi bilmektedirler. Dernek ya da
sendika kurmalarına izin verilmeme nedenlerinden biri de budur. Bu itibarla üst
düzey yöneticilere, bu boşluğu da doldurmak adına önemli sorumluluklar
düşmektedir.
Güvenlik, çağımızda bu
kadar önemli görülürken üst yöneticilerin tıp bilimine aykırı olan oniki saat
sistemine bir an önce son vererek sekiz saat sistemine geçilmesi yönünde karar
almaları, teşkilat mensuplarımızın en büyük beklentileridir. 2013
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder