Kuran-ı
Kerim inmeden önce suç işlemekte ısrar eden eski nesiller helak edilmişlerdir.
Kimi
ölçü ve tartıda hileli davranmıştır. Kimi insanların eşyasını değerinden düşük
alıp satmıştır. Bozgunculuk yapanlar olmuştur.
Bunun
üzerine ya kasırgayla ya depremle veya üzerlerine taşlar yağdırılarak geri
dönüşü olmayacak şekilde yok edilmişlerdir.
Peki,
insanlar yanlış davranışlarından vaz geçmişler midir?
Hayır…
*
Sonra
Kuran gelmiştir. Yaradan net bir şekilde “Oku” emrini vermiştir. Ardından doğruları
ve yanlışları saymıştır. Ödül ve ceza olarak da cennet ve cehennemi göstermiştir.
İnsanlar
suç işlemeyi bırakmışlar mıdır?
Hayır…
*
Sonra
kral gelmiştir. Asmıştır, kesmiştir.
Suç olgusu
devam etmiştir.
Nihayet
demokrasi gelmiş ve yönetim
sorumluluğu halka havale edilmiştir. Bir anlamda insanlara “Ne haliniz varsa kendiniz
görün” denilmiştir. Onlar da kanunların yapılmasını sağlamışlardır. (Bazen de KHK’ler
çıkarmışlardır.) Ne var ki suç devam etmiştir. Cezaevlerinin doluluğu böyle söylemektedir.
Üstelik
ordu müdahaleleri de demokratik dönemlerde olmuştur. Postallar, tanklar halka
korku unsuru olarak gösterilmiştir.
Suç
durmuş mudur?
Hayır…
Suç
işleyerek suç durur mu?
27
Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar art arda gırla gitmiştir.
*
Eskileri
okuduk. Yenileri bizzat yaşadık.
Kuran,
yanlış davranışları önlemeye çalıştı.
Kral
astı, kesti.
Demokrasilerde
kanun gücü kullanıldı.
Ordu,
toplumun yaşadığı kaosu gidereceğini düşündü.
*
Peki,
15 Temmuzculara ne olmuştu? Şu darbe girişiminde bulunanlara…
Neden
birdenbire çıldırdılar?
Öncekilerde
yaratıcı güç, kral, kanun, asker devam etmekte olan suç olgusuna karşı -kendilerine
göre- tedbirler aldılar. Var olan toplumda düzen sağlamaya çalıştılar.
15
Temmuzcular ise bir cahilin peşine takılarak tüm toplumu yeniden başa döndürmek
istediler. Dini esaslara dayalı kabile düzeni hedeflediler.
Oysa
Türk milleti o safhalardan çoktan geçmiştir. Bugünlere acı faturalar ödeyerek gelmiştir.
O artık cepheye sürülen bir deli fişek değildir. Konu mankeni değildir. Hele de
Büyük Atatürk’ün kazandırdığı yeni kimlikle ne idüğü belirsiz maceraperestlere hiç
pabuç bırakacak değildir.
Hedef,
daha mükemmelini aramaktır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder