1961
Anayasası, çalışan polise dernek kurma hakkı verebilecek kadar hürriyet
yanlısıydı. Bunun sonucu olarak POLDER 1974’de, POLBİR 1977’de kuruldu.
Türkiye
1970’li yılları, sağ sol terör olayları ile yoğun yaşadı. Her iki dernek bu
süreçten nasibini aldı ve suçlu görülerek 1980 yılında kapatıldı. 37 yıl geçmesine rağmen bir
daha çalışan polise dernek kurma hakkı verilmedi.
Emeklilerimize
ait ilk dernek 1948 yılında kuruldu. Yıllar sonra 2002’de emekli emniyet
müdürlerinin de bir dernekleri oldu.
Türkiye’de
yaygın bir söylem vardır. Apartman toplantıları sağlıklı yapılamaz diye… Bunda
en büyük etken katılım azlığıdır.
Aslında
dernek, vakıf, kulüp, parti, oda gibi faaliyetler apartman toplantılarının bir veya
birkaç tık üstündeki etkinliklerdir. Toplum olarak apartman toplantılarında ne
isek öteki faaliyetlerde de bu eksiğimiz gözlerden kaçmamaktadır. Bazen
“Kanarya Sevenler Derneği” gibi ironik söylemler, sivil toplum örgütlenişi
konusundaki durumumuzu ortaya koyabilmektedir. (Emekli 1.Sınıf Emniyet Müdürü Yusuf Vehbi Dalda’nın STK’lar hakkındaki
geniş ve aydınlatıcı yazısı Çağın Polisi Dergisinin 177’nci sayısında yer
almıştır.)
Dernekler,
tüzükleri ile vardır. Amaçları bu tüzüklerde dile getirilir.
Polis
emeklileri derneklerimiz, mensuplarıyla ilgili düzenlemeler yaparken çalışanların
da durumlarını gözeterek tüzüklerini hazırlamışlardır.
Çünkü
emekli, görev yerine gitmeyen önceki çalışandır. Şimdiki çalışan ise zamanı
geldiğinde emekli olacaktır.
Bu
gerçekten hareketle emekli polis derneklerimizin bizler adına takip etmesi
gereken bir husustan söz edeceğim.
İki senaryo
sunalım.
Birincisi
emekli 1. sınıf emniyet müdürünün yurt dışına çıkması konusunda polis teşkilatı
olarak ‘sakınca yoktur’ yazısı istenmiştir. Emekli müdür, il emniyet
müdürlüğüne dilekçe ile başvurmuştur. Kendisine resmi yazı ile cevap
verilmiştir.
İkinci
senaryoya göre emekli müdür, örneğin klakson çalınarak gürültü kirliliğinin
önlenmesi konusunda, herhangi bir vatandaş gibi dilekçe ile emniyet müdürlüğüne
müracaat etmiştir. Dilekçesi cevaplandırılmıştır.
Resmi
Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te şu hüküm
mevcuttur: “Metnin son bölümü; yazışma yapan makamlar arasındaki hiyerarşi
yönünden, alt makamlara “Rica ederim", üst ve aynı düzeydeki makamlara
"Arz ederim" ibaresiyle bitirilir.”
Bu durumda
yukardaki dilekçelerde il emniyet müdürlükleri hangi ibareyi kullanacaklardır?
Peki,
bu husus çok mu önemlidir?
Dün
abi, abla, kurum imamı, semt imamı, mahalle imamı, şehir imamı, bölge imamı,
ülke imamı gibi geliştirilen söylemler, polisteki sevgi ve saygıya dayalı
hiyerarşinin önüne geçmiş ve aslanı kediye boğdurmuştur. FETÖ gibi illegal
yapılanmaları doğurmuştur.
Emekli
derneklerimiz basit gibi görünen bu konularda önümüze düşmelidir. Emniyet genel
müdürlüğü ile temasa geçerek yürürlükteki resmi yazışma kuralları doğrultusunda
genelge çıkarılmasını sağlamalıdır.
Yeni
illegaliteler yaşamayalım diye…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder