Akarsular, geçtikleri yerlerden taşıdıkları
alüvyonlu toprakları, denize döküldüğü yerde verimli ovalara dönüştürürler.
Organik maddelerle zenginleşmiş bu ovalarda yetişen bitkiler, akarsuların
getirdiklerinden bolca nasiplerini alırlar. Kızılırmak'la Bafra, Yeşilırmak'la Çarşamba ovası gibi...
İşte yetişmiş insanlar da böyledir. Akarsuların,
geçtiği yerlerden taşıdığı değerler gibi aileden, okuldan, çevreden aldıkları kültürle
sürekli kendilerini geliştirirler. Çok okurlar. Araştırıcı bir yapıya
sahiptirler. Mesleklerinde en üst düzeye gelmek için çaba gösterirler.
Eğer yetişmiş insan alüvyonlu toprak ise kıraç
toprak insanını siz düşünün!
Arap ülkelerinin,
petrol gibi önemli nimeti ellerinde bulundurmalarına rağmen gelişememeleri
yetişmiş insanları olmamasındandır.
183 ülkenin kişi başına düşen
milli gelirleri sıralamasında İslam İşbirliği Teşkilatına üye 52 ülkeden sadece
5’i petrol sayesinde ilk 50 dünya ülkesi arasına girebilmiştir.
Diğerleri için
istatistikler iyi tablo çizmemektedir. 52 İslam ülkesinden 33’ü, 100’ncü
sıradan geridedir. 14’ü ise son 33 ülke arasındadır. Türkiye, 183 ülke arasında
64’üncü sırada yer alabilmiştir.
Durum, imam ve sel fıkrasında
olduğu gibi minarenin tepesine kadar kaçan imamın tekne ve helikopter
gönderilmesine rağmen “Allah beni korur” diye inatlaşıp boğulmasına
benzemektedir.
Burada insanın aklına
bilim insanı Darwin’in o meşhur sözü gelmektedir: “Bilim ve sanat bir kuşun iki
kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar.
Uçamayanlar ise tavuk olurlar. Tavuk toplumlar, önüne atılan bir avuç yemi
gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmazlar.”
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder