15 Temmuz 2011 Cuma

2000 YILINDA POLİSİMİZ

İç Hizmet Bülteni iken 1995 yılında Polis Dergisine geçilmişti.
Dergi içinde, mevzuattaki yenilikler ve değişiklikler yer almaktaydı. Yurt dışı raporları vardı. Polis tarihimizden sayfalar vardı. Taşradan haberler vardı. Personel haberleri vardı. Akademisyenlerin bilimsel görüşleri ile meslektaşlarımızın fikirleri ve önerilerine de yer verilmekteydi.
Şimdi 2000 yılındayız. Bu derginin kapağı ileri bir tarihte açıldığında insanlar polisin 2000 yılında olması gereken yerde olup olmadığı konusunda ne düşüneceklerdi?
Hangi davranışlarımız iyi? Hangileri kötü?
Yaşama anlam kazandıran şeylerin neler olduğu konusunda yeterince bilgi sahibi miyiz?
Teşkilatımızda başarıyı yakalamak için mücadeleye değer konular öncelik sırasına göre ele alınmakta mıdır?
İyi davranışlar desteklenmekte midir?
Kötü davranışlar, kaynağı kurutulmak üzere irdelenmekte midir?
Gerek güvenlik konusunda, gerek öteki hizmetlerimizde fayda elde edebilmek için belirgin bir çaba gösterilmekte midir?
Yani polis etiğimiz hangi düzeydedir?
Bunların hepsi başlı başına birer araştırma konusudur. Ancak topluca değerlendirildiğinde araç, gereç ve personel yönünden iyileştirmeler olduğu görülmüştür. Buna bağlı olarak, temel görevimiz olan suçla mücadelede önemli azalmalar sağlanmıştır. Ancak bu defa toplumda yeni gelişmeler olmuş ve yeni suç türleri çıkarak bizleri daha çok mücadele eder duruma getirmiştir.
Türk Polisi kendisi ile emsal ülkelerle karşılaştırıldığında gerçekten zor koşullarda görev yapmaktadır.
Polisimiz, kendisiyle emsal kamu kuruluşlarıyla da karşılaştırıldığında zorluklarla karşı karşıyadır. Çalışma şartları ağırdır. Çalışma süresi uzundur. Türk insanı için kutsallığı büyük olan aile ortamını dilediğince yaşayamamaktadır. Herkes tatildeyken o daha büyük tempoyla çalışmak zorundadır. Ücret de doyurucu değildir. Az ücretle zor koşullarda çok çalışmak, ancak sevgiyle mümkündür.
Suç istatistiklerini değerlendirdiğimizde, polis sorumluluk bölgesinde, yılda ortalama 300 bin insanımızın suça karıştığını görmekteyiz. Toplam nüfus içinden sadece üçyüzbin kişi. Bir başka ifadeyle suça karışan insan sayısı, bin kişide beş kişi. Geri kalan 995’i ise masum.
Bizler topluma, polisimizin, 995’lerin oluşturduğu kesimi göz ardı etmediğimizi bir şekilde ifade etmeliydik.
Temel hak ve özgürlükler gibi insanların doğuştan sahip olduğu hakların teminatı olan polisimiz, artık objektif ölçütlere dayalı bir görev anlayışıyla halkının yanındadır. Suç ve suçlulukla mücadelede, o kadar şartlanmıştır ki binde 5’lik kesimin dışında gözü kimseyi görmez olmuştur.
Araştırmalar, polisimizi, binde 5’lik azınlık grupla mücadelede, dünya ülkeleri bazında başarılı bulmaktadır.
Ancak bir yerlerde hata olmalı ki içinden geldiğimiz halk ile tam barışık sayılamayız. Biz binde 5 ile mücadeleyi 995 kişinin refahı için yapmaktayız. Ancak bunu tam anlatamıyoruz galiba. Acaba geride kalanları da potansiyel suçlu mu görüyoruz? Ya da onlar kendilerini, bizim onları potansiyel suçlu gözüyle gördüğümüzü mü sanıyorlar?
İşte biz 2000’li yıllarda, binde 995’lere kapılarımızı açacağız. Kapılarımızı açmamız yetmez. Biz onlara gideceğiz. Suçlulukla mücadelede onları da yanımıza alarak binde beşi; binde 4’lere, hatta binde 3’lere indirebilmek için vatandaş desteği sağlayacağız.
Biz 2000’li yıllara, 200 bine varan kadromuzla, onurlu bir mesleğin sahipleri olarak girdik. Bununla gurur duyuyoruz. Bilinmelidir ki, bu gururumuza gölge düşürebilecek hiçbir personel bu teşkilatta barınamayacaktır.
Nüfuzunu kişisel çıkarları için yolsuz yöntemlerle kullanma zafiyeti içerisine giren personel derhal kapı dışarı edilecektir. Zavallı durumuna düşen bu personelin olumsuz davranışlarına ilgisiz kalmak, hatta suskunluk göstermek acze düşmüş olmaktan başka bir şey değildir.
Aksi takdirde polis olmanın gururu yaşanamaz ki..
Dürüst olmanın heyecanı duyulamaz ki..
Çok ilginçtir ki “Emniyet Genel Müdürlüğü Çalışmaları” yıllar itibariyle incelendiğinde, hakkında işlem yapılıp ceza alan personel sayısı da binde 5 dolaylarındadır. Burada Türkiye geneliyle bir paralellik görülmektedir. Binde 995’imiz emsalsiz dürüstlüğü ve sınırsız hizmet anlayışıyla güvenlik hizmetini başarıyla sürdürmekte ve teşkilatımızın vitrininde haklı olarak yerini almaktadır.
Hem toplumumuzun 995’ler yumağı, hem de polisimizin 995’lik potansiyeli, pırıl pırıl gençleriyle öyle bir ilerleme gösteriyor ki binde 5’lerin artık hiç şansları yok.
Binde 5’ler, karayolları üzerinde gördüğümüz trafik canavarları gibi sinsice gülseler de.. (2000)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder