16 Temmuz 2011 Cumartesi

SİVİL MEMURLAR NEDEN AZALIYOR

Polis teşkilatı, personel yönüyle incelendiğinde akla ilk olarak, polis amirleri ve polis memurları gelmektedir. Kentsel alanda güvenliği sağlamakla görevli polis teşkilatı, memurundan emniyet müdürü rütbelisine kadar Devlet Memurları Yasasında, Emniyet Hizmetleri Sınıfını oluşturmaktadır.
Ancak ilerleyen yıllarda, hızlı nüfus artışı ve kırsal alandan kente göçün önlenemez yükselişine paralel olarak görevin artması ve geniş bir yelpazeye yayılması nedeniyle salt güvenlik eğitimiyle donatılmış personel ile tüm hizmetleri yürütmek mümkün olamamıştır.
Durumun icaplarına göre öteki hizmet sınıflarından personel istihdam ettirilerek daha verimli bir güvenlik hizmeti sunulması yoluna gidilmiştir.
En çok da genel idari hizmetler sınıfı ile teknik hizmetler sınıfından personel çalıştırılarak polis teşkilatının teknik ve idari yönden güçlendirilmesi arzulanmıştır. 1992 yılında bu amaçla alınan genel idari hizmetli personel sayısı 5896’yı bulmuştur. Ancak 1999 yılında, üzerinden henüz 8 yıl geçmeden bu sayı yüzde 29 oranında azalarak 4203’e düşmüştür. Keza 1991 yılında 607 olan teknik personel sayımız da yüzde 57 azalarak 259’a inmiştir.
Bu süre zarfında yeni sivil personel alımı olmadığı bilinmektedir. Ancak sekiz yıl gibi kısa bir zamanda sayılardaki azalmaya yol açan nedenler neler olabilirdi?
Bunun olası sebeplerini incelemeden önce polisin ve sivil personelin görev alanlarını özetle çizmemiz gerekmektedir. Polis; can ve mal güvenliği göreviyle donatılmıştır. Görev yeri sokaktır. Sokakta kavga vardır. Sokakta yaralama vardır. Tehdit vardır, sarhoş vardır, dolandırıcılık, ihanet, yolsuzluk, kısaca kan ve barut vardır. Polis bu arenada çalışmaktadır.
Sivil personelin görev yeri hizmet binalarının içidir. Teşkilatın birçok yönetsel işlemlerini yaparlar. Bazı teknik işler ve oldukça çeşitli bürokratik işlemler onların eline bakmaktadır.
Aynı dönemde polis sayısında artış görülüyorken -ki 1991-1999 arası bu artış oranı yüzde 72’dir- sivil personeldeki bu azalış arasında neden aramak akla gelmektedir. İlk olarak devletin, sokaktaki davranışların takibini ön plana aldığı düşünülebilir. Sokakta olabilecek ve yukarıda sayılan ihlâllere karşı bireyin can ve mal güvenliğinin korunmasının bürokratik hizmetlerle tartışılamayacak kadar önemli olduğunun altını çizmek gerekir.
Bu gerçeğe rağmen bürolarda çok sayıda polis çalıştırarak sokak güvencesini azaltmak, başka bir ifadeyle sokaktaki bir polise iki kat görev yüklemek hizmette verimin azalmasına yol açabilecektir.
Polisin başarılı olabilmesi için yanında çok iyi bir bürokratik görevli ordusu olması gerekmektedir. Polis sayısının artması, sokak güvenliğini artırıyor gibi gözükse de birçoğunun, eksilen sivil personel yerine bürolarda istihdam edilmesi pek amaca uygun düşmemektedir.
Kısaca daha iyi bir güvenlik hizmeti sunulabilmesi için iyi bir sivil personel kadrosunun bulunması yadsınmaz bir gerçektir. Yedek oyuncuları kaliteli olan takımların daha başarılı sonuçlar aldıkları asla unutulmamalıdır.
O halde bu sivil kadroyu öncelikle elde tutmak gerekmektedir. Öteki kamu kurumları, polis teşkilatı içerisinde yetişmiş ve iyi bir memuriyet terbiyesi almış sivil personelimize kapılarını açmakta ve yatay geçiş için özendirici olmaktadır.
İstatistikler sürekli azalmayı işaret etmektedir. Bunu önlemek için neler yapılabileceği hakkında çeşitli tahminler akla gelebilmektedir.
İlk akla gelen nedenlerin ekonomik olduğu görülmektedir. Bu nedenle Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan sivil personelin emniyet hizmetleri tazminatından yararlandırılması düşünülebilir. Nasıl tayin bedeli yasa ile Emniyet Genel Müdürlüğü mensuplarına ödenir hükmünden hareketle sivil personele de veriliyorsa, aynı şekilde emniyet hizmetleri tazminatı da sivil personele verilebilmelidir.
Emekli olduktan sonra sağlık ve öteki sosyal hizmet birimlerinden faydalanmak için polis emeklilerine verilen haklardan sivil personel de yararlandırılmalıdır.
Öteki kamu kuruluşlarında sivil personele verilen bot, kaban, eldiven gibi giyecek yardımı yapılmalıdır.
Emniyet Hizmetleri Sınıfı personeli az da olsa fazla mesai parası almaktadır. Sivil personel de, emniyet hizmetlerinin yapısı gereği fazla mesai yapmakta ve karşılığında ücret almamaktadırlar. Neresinden bakılırsa bakılsın, teşkilatımızın stresli ve yıpratıcı örgüt iklimi, sivil çalışanlarımızı da etkilemektedir. Disiplin uygulamalarında aynı tüzüğü paylaşan sivil personelin az da olsa, maddi ve manevi haklar konusunda da faydalandırılmaları sağlanmalıdır.
TRT, RTÜK, Türk Telekom gibi yerlerde çalışan sözleşmeli personelin maaşları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabii olarak çalışanlara göre daha iyi düzeydedir. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan sivil personele de sözleşmeli personel statüsü kazandırılması yönüne gidilebilir.
Teknik hizmetler sınıfı ile ilgili bir yönetmelik hâlâ mevcut değildir. Hemen çıkarılmalı ve tartışmaya açık konular güvenceye kavuşturulmalıdır.
Sağlık hizmetleri sınıfında çalışan hemşirelerde olduğu gibi özel hizmet tazminatları lise ve üniversite mezunları arasında farklı uygulanmalıdır. Böylece tahsil de ödüllendirilmiş olur.
Teknisyen yardımcıları ile aynı olan özel hizmet puanları artırılmalıdır.
Çoğu kere kademe işçilerinin maaş bordrolarını hazırlayan sivil memurların maaşları, onların ücretlerinden aşağı miktarda bırakılmamalıdır.
Bazı nedenlerin de sosyal statüden kaynaklandığı söylenebilir. Dört yıllık lisans eğitimi almış personelin göreve başlamasından emekli oluncaya değin statüsünde değişiklik olmaması yönetim tekniği ile uyuşmamaktadır. Bu konuda maddi ve manevi tedbirlerin alınması düşünülmelidir.
Bir kısım sivil personel, kendilerinin, polis amirleri ile memurlarından sonra, ikinci sınıf olarak görüldükleri yönünde kanı sahibidirler. Lojmanlardan, servislerden en son yararlandırıldıklarını sanmaktadırlar. Bu yöndeki olumsuz intibaının giderilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Yasa, polisi tanımlarken can ve mal güvenliğini sağlamanın dışında, kanunlarla kendisine verilen öteki görevleri de yerine getireceğini belirtmiştir. Bu durumda polisin avlanmak isteyenlere izin belgesi düzenlememesi düşünülemez. Aksi takdirde görevini yapmamış olur. Av belgesi ya da bunun gibi birçok bürosal işlemin çözümü için uğraşırken de sokaktaki arkadaşını yalnız bırakmış olur. Ülke nüfusunun yüzde 60’ından biraz daha fazlasına hizmet götüren her polisimize yurt çapında ortalama 400, polis sorumluluk alanında ise 240 vatandaşımızın güvenliğini sağlama görevi düşmektedir. Bunlardan birçoğunun da av belgesi gibi, tescil belgesi gibi, tebligat gibi bürosal işleri yaptığı düşünüldüğünde bireyin aldığı güvenlik hizmetinin çok düşük düzeyde olduğu görülecektir. Oysa ünlü bilim adamı Maslow’a göre güvenlik, ihtiyaçlar listesinde en ön sıralarda yer almaktadır. Güvenlik birey için; yeme-içme ve cinsellik gibi temel ihtiyaçların hemen arkasında sayılmış, sevilme, sayılma, ait olma ve kendini gerçekleştirme gibi birçok ideallerin önünde yer almıştır. Bu denli öneme haiz bir konuda bazı bürokratik işler gördürerek polisi sokaktan alıkoymak yerine, bu işler için teşkilatımıza yeni sivil personel almak ve de mevcut sivil personelin kaçışını önlemek gerekir. Zira kendilerini güven içinde hisseden toplum bireylerinin kalkınmada katkılarının daha çok olacağı, daha çok hizmet ve mal üretecekleri, hatta daha mutlu olacakları açık bir gerçektir. Böylece suç oranında azalma da sağlanmış olacaktır. Amacımız da bu değil mi? (2001)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder