30 Temmuz 2011 Cumartesi

STRESLE MÜCADELEYİ YENİDEN HATIRLAYALIM

Stres, insanın iç dünyasının sıkıntı içerisinde olması halidir. Yaşarken karşılaşılan güçlükler sonrasında insan kendisini stresle iç içe bulur.
İnsanı strese yönelten birkaç hususu hemen sıralayabiliriz: İş hayatındaki olumsuzluklar, geçim zorlukları, kredi kartı borçları, okul masrafları, kalabalık, çevre kirliliği, trafik sıkışıklığı, gürültü gibi..
Kimse kendisini “Ben neden stres sahibi oldum” diye suçlamamalıdır.
Geçim zorluklarını siz yaratmadınız ki..
O gün yaşadığınız trafik keşmekeşliği de sizin yüzünüzden değil.
Aslında stres bir hastalık değildir. Bilinçli beyinler tarafından kontrol altında tutulması mümkündür. Zorlukların aşılması için insanları düşünmeye sevk edeceği, dolayısıyla mal ve hizmet üreminde artışlar sağlanacağı için bir miktar da gereklidir.
Stres, bir hastalık olmadığı için ondan kurtulmak da kolaydır. Bilinçli insanlar günümüzde artık “Bu stres beni nerden buldu” diye dert etmek yerine “Ben bu stresten hemen kurtulmalıyım’ın hesabını yapmaktadırlar.
Çünkü stresli insanın üzerinde baskı ve gerginlik vardır. Bu baskı ve gerginlikler, kişiyi zor durumda bırakır. İyi olması beklenen yaşam biçimini kısıtlar. İyi anlamda yapacağı hareketleri engeller.
Zaman zaman kişinin yaşamını ertelemesine neden olur. Oysa yaşam ertelemeye gelmez, gelmemelidir.
O halde ana sloganımız şu olmalıdır: “Stres neden geldi diye üzülmeyeceğiz. Stresi nasıl gidereceğiz diye gayret içinde olacağız”
Ya da daha kısa bir slogan: “Geldi ama gidecek.”
Üstelik stresle baş etme yöntemleri öyle zor da değil. Bu mücadelede genellikle ilk sırada sporu görmekteyiz.
Fakat spor yapmayı seven var, sevmeyen var. Hatta çoğu kere spor ile stres kavramları bağdaştırılamıyor bile.
Ama uzmanlar öyle güzel açıklamalarda bulunuyorlar ki. Hani pazarda mal ucuz olunca “Almayanı dövüyorlar” denilir ya. Uzmanların açıklamaları da öyle. Bu durumda o sporu yapmamak mümkün görünmüyor.
Uzmanlar diyor ki günlük yaşanan bir sürü olumsuzluklardan sonra vücutta duygusal ve sinirsel değişmeler olur. Buna karşılık vücudu hareket ettirmiyorsanız bedenin kimyasal yapısı bozulur. Bu da kalp hastalıklarının temel nedenidir.
Şimdi bir seçim yapalım:
Kalp hastalığı ve stres mi?
Yoksa biraz yürüyüş ya da beden hareketleriyle bu belalardan kurtulmak mı?
Stresle baş etmek için önerilen ikinci husus da çok basit: Derin nefes almak. Uzmanlar hemen gerekçeyi de ekliyorlar: Kalp ve akciğerler iyi çalışır. Beyin hücreleri yenilenir. Gerginlikler azalır.
Üçüncü öneri de çok kolay: Arada bir kendinizi gevşetmek. Gevşeme hareketleri ile kaslar rahatlayacak, yükselen tansiyon düşecek, solunum yavaş ve derin olacak, artan kan şekeri azalacaktır.
Burada gevşemenin nasıl yapılacağı, spor için hangi hareketlerin seçileceği, nefes alırken nelere dikkat edileceği konularında izlenen televizyon programları ve okunan kitaplar faydalı olacaktır.
Stresle baş etmek için uzmanlar daha bir dizi öneri de bulunmaktadırlar:
Günlük yaşamda mizaha yer ayrılmalıdır.
İçinde bulunulan an’ın tadını çıkarmaya bakılmalıdır.
İyi beslenilmelidir. Sebze yemeği tercih edilmelidir.
Toplumsal, kültürel ve sportif etkinliklere katılım gösterilmeli, sadece seyreden olmayıp yaşayan grup içinde yer alınmalıdır. Yani hep tribünde olmak yerine bazen sahneye de inilebilmelidir.
Bazen meditasyon ve masaj için zaman yaratılabilmelidir. Dua ve ibadet edilebilmelidir.
Yerine göre “Hayır” diyebilmek öğrenilmelidir.
Sevilmeyen programlarda televizyon kanalının değiştirildiği gibi akla gelen kötü düşünceler iyileriyle değiştirilmelidir.
“Seni seviyorum” lafı alışkanlık haline getirilebilmelidir.
Kısaca insanların birbirlerine bilgiyle, ilgiyle ve de sevgiyle yaklaşması durumunda aşılamayacak sorunun olmadığı bilinmelidir. (2003)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder