Trafik polisi, kendisine gösterilen sorumluluk sahasındaki karayolları üzerindeki araç ve insanların hal ve hareketlerini yönlendiren ve denetleyen kişidir.
Trafik polisi olabilmenin koşullarından biri de sürücü belgesine sahip olma halidir. Bu durum trafik polisinin işini kolaylaştırmaktadır. Ancak sorumluluğunu artırmaktadır. Zira kendisi de bir sürücüdür. Bu, trafik polisine iyi bir gözlem yapma imkânı sağlar.
Hem araç süren, hem de öteki araçlar üzerinde uygulayıcı olan trafik polisi, trafik sorununa çözüm üretmezse, başka kim üretebilir ki...
Duyumlar ve gözlemler trafik hizmetleri konusunda batılı ülkelere göre daha az başarılı olunduğunu göstermektedir. Çünkü kaza istatistiklerinde oldukça kötü durumdayız.
Ancak şu bir gerçektir ki ülkemizde trafik polisi bedensel olarak batılı meslektaşlarından fazla çalışmaktadır. Sıcak soğuk demeden saatlerce görev yapmakta, bir yerde sağlığını feda etmektedir. Kavşak görevlilerinin burun deliklerinde egzoz gazının izlerine rastlanabilmektedir. Çalışma kapasitesinin üzerine çıkılarak, bedensel olduğu gibi ruhsal sağlığının bozulmasına bile yol açabilmektedir.
Bütün bunlara rağmen bir yerlerde hata yapılmaktadır ki yine de sıkça trafik kazaları olmaktadır.
Yoksa yönetim alanında olması gereken temel öğeler trafik yönetiminde yok mu, ya da tam uygulanmıyor mu?
Bu bağlamda yönetimin temel öğelerini hatırlamak gerekiyor.
Yönetimin ana unsurları olarak örgütlenme, planlama, yönetme, eşgüdüm ve denetlemeden söz edebiliriz. Yönetim yani İdare bu beşli çark ile dönmektedir.
Planlama; ne yapılacağını önceden kararlaştırmak olduğuna göre en çok trafik hizmetlerinde günlük, haftalık ve aylık görev çizelgelerinin yapıldığı görülür. Yıl sonu istatistikleri de yurt çapında toplanır, değerlendirilir ve bu konuda belirlenen kurallar teşkilata duyurulur.
Örgütlenme; yani teşkilatlanma, planları uygulamak için gerekli faaliyetleri, idare birimleri halinde gruplandırmak ve bu birimlerdeki amir ve memurlar arasındaki ilişkileri tayin etmek olduğuna göre teşkilatımızda yine en iyisine trafik hizmetlerinde rastlamaktayız. Şehir içinde ayrı, şehirlerarası yollarda ayrı ve yine tescil işlemlerinde ayrı, denetleme hizmetlerinde ayrı örgütlenildiği gibi.
Yönetme; teşkilatın amaçlarını planlandığı doğrultuda sonuçlandırabilmek için personeli çalıştırabilmek olduğuna göre trafik hizmetlerinde bu konuda da öteki birimlerden eksik bir durum görülmemektedir. Personeli verimli bir biçimde çalıştırabilmek için ödül verme ya da cezalandırma gibi motivasyon yöntemleri bu hizmet biriminde de vardır.
Eşgüdüm; gerçekleştirilecek amaç için personelin aynı konuda çalışan öteki birimlerle ve kuruluşlarla iş birliği yapmaları demek olduğuna göre trafik görevlilerinin hem kendi meslektaşları ile hem de karayolları, belediye, şoförler cemiyeti gibi benzer görev yapan kuruluşlarla uyum içinde çalıştıkları görülmektedir.
Denetleme; hizmetin yapılan plana ve mevzuata uygun olarak yapılıp yapılmadığının kontrolü demek olduğuna göre trafik hizmetlerinde bu konuda da öteki birimlere göre eksik yoktur, fazlalık vardır. Çoğu hizmet birimlerimiz için fiili olarak merkezden denetleme yapılmazken trafik hizmetleri için yurt çapında personel ve araç trafiği denetimleri sürdürülmektedir.
Trafik kazaları da spor müsabakaları gibidir. Sporcu hata yapmazsa gol olmayacağı gibi karayolundan faydalananlar da hata yapmasalar kaza olmaz.
Ancak bir gerçek vardır. Gol, o sporun meyvesidir. Bu nedenle rakip hata yapmaya zorlanır ki gol olsun. Ama kaza trafiğin meyvesi değildir, olsa olsa canavarıdır. Üstelik kaza olsun diye bir zorlama da olmaz.
Nüfusu aşağı yukarı bizim kadar olan İtalya, İngiltere ve Fransa’da araç sayısı bizden beş altı kat daha fazla iken bu ülkeler insanlarına göre 10-15 kat daha fazla ölümle karşı karşıya kalmak Türk insanının kaderi olmamalıdır.
Kuruluş tarihimiz olan 1845’den 1999’a kadar geçen 154 yıl bize hep “Alo Trafik”i anımsatacaktır. Bu nedenle 1999 yılı Türkiye’de Trafik yılı ilan edilmelidir. 2000 yılına bile kalmamız demek “155” yılı geride bırakmak anlamına gelecektir ki, işte o zaman “Polis İmdat” diye yardım isteyen bizler olabiliriz.
Bu itibarla yönetim çarkındaki planlama, örgütlenme, yönetme, koordinasyon ve denetim mekanizmalarını yeniden gözden geçirerek tüm deneyimlerimizi trafik konusunda yoğunlaştırırsak hatta öteki kurum ve kuruluşların ilgisini de bu yöne çekebilirsek trafik canavarını biraz köşeye sıkıştırmamız mümkün olabilecektir. (1999)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder