Polis radyosu müdürü Haydar Acun, 16 Mayıs 2004 tarihli Tercüman gazetesinde Hediye Levent ile yaptığı söyleşide, radyonun 1948 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulduğunu ve ilk kez 1952 yılında yayın yaptığını anlattığında “Yarım Asırlık Alışkanlığınız” sloganının esprisini daha iyi anlıyorduk. Ona göre polis radyosu, Kore’de savaşan ve hurdaya çıkan savaş uçaklarının arta kalan telsizlerinden, iki yüzbaşı Selahattin Salışık ve Fethi Çakın tarafından geliştirilerek yayın hayatına başlamıştı.
Yine haberleşme daire başkanlığında Rıza Erdoğan imzalı, Nisan 2002 tarihli ve 4 sayılı Çağın Polisi dergisinde yayımlanan yazıda belirtildiği gibi, ülkemize yönelik propaganda amaçlı yayın yapan “Moskova’nın Sesi” ve “Budapeşte’nin Sesi” gibi radyoların etkinliğini azaltma amacıyla kurulmuştu.
İşte o yıllarda kurulan radyomuz, kısa dalga üzerinden yayın yapıyordu. Günün popüler şarkılarını oradan dinliyorduk. Bir meltem esintisiyle gelen melodi, yüreğimizi öylesine serinletip ferahlatıyordu ki hiç bitsin istemiyorduk.
Ama kısa dalganın “kısa” etkisiyle olacak ki ses bazen, şarkının en güzel yerinde kayboluyordu. Bu durumda ilk işimiz hemen radyonun yönünü değiştirmek olurdu. Ya da istasyon düğmesinden medet umardık. Ama hiç başarılı olamazdık. O, az sonra kendi bildiği gibi çalıp söylemeye devam ederdi.
Sonra 1973 yılında radyomuz, FM bandından yayın yapmaya başladı.
Üstelik TRT’den de önce.
Artık ses bir gidip bir gelmiyordu. Dinleyicilerimiz artık daha mutluydu.
Öyle ki insanlarımız günün sevilen müzik eserlerini doyasıya dinleyebiliyorlardı.
Polis radyosunun verdiği sadece müzik ziyafeti miydi?
Hayır.
Sıkça yapılan kayıp ilanları, kaybedenleri bir hayli umutlandırıyordu.
Yıllar geçtikçe, halkın talepleri de göz önünde bulundurularak bir dizi gelişmeler kat edildi. Radyomuz, suçların önlenmesi ve halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması yönünde görev alan polisimize, yaptığı hizmet sırasında yardım edici rol üstlendi.
Özellikle 1900’lü yılların son çeyreğinde, toplumumuzun ciddi problemi olan trafik kazalarının azaltılması yönündeki gayretleri yadsınamaz.
Gerek trafik mevzuatı ile ilgili yeni bilgiler, gerekse trafiğin yoğun olduğu yerler ve saatler, polis radyosu aracılığıyla sık sık halkımıza duyurulmaya başlandı.
Radyonun en önemli faydası ise, polis halk ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde olmuştur. Vatandaşın öğrenmek istediği konular, birinci elden ve birebir yerine ulaştırılmıştır.
Sürdürdüğü müzik yayını yanında eğitim, kültür ve sanat konularına da yer veren polis radyosu, bu alanda konukları ağırlayarak halkımızın bilinçlendirilmesi yolunda katkı sağlamayı amaçlamıştır.
Anadolu ajansından aldığı haberleri her saat başı kamuoyuna yansıtan radyomuz, toplumu bilgilendirme konusunda üzerine düşen görevini yerine getirmektedir.
Ayrıca ülkemizin yaşadığı iki büyük depremden sonra her türlü doğal afet sırasında radyomuzdan iletişim konusunda yararlanılması çalışmaları devam etmektedir.
Prodüktöründen sunucusuna kadar kendi polisimizin çalıştığı polis radyosu, her geçen gün teknolojik açıdan kendini yenilemekte ve halktan gelen talepler doğrultusunda yayın ağını genişletmektedir. 2000 yılında geçtiği uydu yayın sistemiyle, Ankara’dan yaptığı yayınını, bölgesel yayın yapan 23 radyomuza ulaştırmaktadır. Hedef; kısa bir süre sonra Türkiye’nin her yerinden dinlenen bir yayın ağı kurmaktır.
1952 yılında küçük bir verici istasyonunda yayın hayatına başlayan “Yarım Asırlık Alışkanlığınız’ı, bugün www.polisradyosu.net adresinden evinizde, işyerinizde hatta yurt dışında dinleyebilirsiniz.
Bilindiği üzere radyolar; sesi, sözü ya da herhangi bir mesajı bir yerlere yansıtan bir iletişim aracıdır.
Polis radyomuzun; prodüktörleriyle, tonmaysterleriyle, spikerleriyle ve yöneticileriyle bu rehberlik görevini en iyi seviyede yerine getirdiğine inancımız tamdır.
İnsan ilişkileri boyutunda deneyimli polis radyosu müdürü Haydar Acun, yaptığı hizmetle bütünleşen ve kendinde var olan pozitif enerjiyi radyo çalışanlarına verebilen bir yöneticidir.
İşte bugün polis radyomuzu sevimli kılan en önemli etken, gönülden gönüle geçerek büyüyen bu pozitif enerjinin bir sonucudur.
Bize göre polis radyosu, vatandaşlarımızı polisiye konularda bilgilendirmede, görevini çok iyi yapıyor. Üstelik hoşça vakit de geçirterek…
Ama biz polis radyosunun, daha çok “polisin sesi” olmasını bekliyoruz.
Örneğin bir polis memurunun stüdyoya çağrılarak, 24 saatinin anlatılması istenebilir.
Şair polisler, müzisyen polisler, ressam polisler ya da herhangi bir konuda başarılı olarak ödül alan mensuplarımız daha sık davet edilerek motive edilmeleri sağlanabilir.
Böylece kamuoyuna, “polisler, sadece cop kullanmıyorlarmış” kanısını edinme şansını verebiliriz.
Poliste, sıkça dile getirilen konulardan biri de ast ve üst arasındaki iletişim eksikliğidir. Polis radyosu kaliteli programlarla bu eksiği giderecek misyona kavuşturulmalıdır.
Radyomuz aracılığıyla ilginç polis anıları kamuoyuyla paylaşılabilir. Sunumu, ilginç anının sahibi yapabilir. Ya da önceden kaleme alınmış anılar, spikerler tarafından aktarılabilir.
Dergilerden, gazetelerden polisle ilgili bir makale okunabilir.
Polislerin meslek içi yaşadığı problemlerden, halkla paylaşılabilecek düzeydekiler dile getirilebilir.
10 Nisan polis kuruluş yıldönümü kutlamalarındaki ya da trafik haftalarındaki etkinliklere paralel olarak yazılan öğrenci şiirleri ve kompozisyon yazıları radyomuz aracılığıyla okunabilir.
Hatta uygun boyutta olanlar ara spotlarda da kullanılabilir.
Emniyet Genel Müdürlüğü ile ilgili haftalık basın açıklamasının, polis sözcüsü tarafından, radyomuz aracılığıyla halkımıza ulaştırılması sevindiricidir. Yaptıklarımız, yapmak istediklerimiz, yapacaklarımız, halktan ve hükümetten beklentilerimiz radyomuz aracılıyla kamuoyuyla paylaşılabilir.
Polis radyomuzun bütün bunları yapabileceğine inancımız tamdır. Zira 1996 yılında, yılın en iyi radyosu seçilerek alınan Cengiz Polatkan ödülü, 2002 yılında alınan Radyo TV ve Gazeteciler, Çevre Bakanlığı ve Tema Vakfı ödülleri, 2003 yılında alınan Trafik Vakfı ve Gaziler Vakfı ödülleri bir rastlantı değildir.
Bugün polis radyomuza düşen en önemli görev, Polis Akademisi ile temasa geçerek bilimsel bir araştırma yapmaktır. Biri mensuplarımız ile, diğeri dinleyicilerle yapılacak iki anketin bilimsel sonuçlarından yola çıkılarak hazırlanacak bir yayın politikasının belirlenmesi en doğru yol olacaktır.
Başta Kadir Tan ve Haydar Acun olmak üzere tüm radyo çalışanlarımızın gözlerinin ışıltısı, bize bu müjdeyi veriyor gibi…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder