Nokta ve devriye görevlerinde nöbet süresinin ne kadar olduğu konusunda net bir cevaba herhangi bir hukuki metinde rastlamak mümkün değildir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 101’inci maddesinde polis teşkilatı gibi günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan devlet memurlarının çalışma saat ve şekillerinin kurumlarınca düzenleneceği belirtilmiştir.
Buna göre hazırlanan 1995 tarihli Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Çalışma Saatlerine İlişkin Esaslar’ın dördüncü maddesinde olağanüstü durumlar dışında 12/24 veya 12/36 esaslarından herhangi birine göre görev yapılacağı belirlenmiştir. Nokta ve devriye görevlerinde nöbet süresinin ne kadar olabileceği ile ilgili bir açıklama yapılmamıştır.
Hangi tarihte hazırlandığı kesin olarak bilinmeyen Polisin Disiplinine, Merasim ve Topluluklardaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatı ile Vazifelerine Dair Talimatnamede uygar bir anlayışa yer verilmiştir. Talimatnamenin 135’inci maddesinde “Vazifeler her memurun sekiz saat devamlı hizmet göreceği şekilde tertip olunur” hükmü getirilmiştir. Ayrıca hizmet icabı ve kadro kifayetsizliği gibi iki istisna hal getirilerek sekiz saatlik sürenin İçişleri Bakanlığınca on iki saate kadar uzatılabileceği belirtilmiştir.
Ne yazık ki ne Devlet Memurları Kanununda ne de Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Çalışma Saatlerine İlişkin Esaslarda sekiz saat çalışılacağı kavramına yer verme cesareti gösterilememiştir.
Devlet Memurları Kanununun 99’uncu maddesinde “Memurların haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saattir. Bu süre Cumartesi ve Pazar günleri tatil olmak üzere düzenlenir” denilerek “sekiz saat” kavramı örtülü olarak ifade edilmiştir.
Polis teşkilatında 12/24 esasına göre hizmet yürütülmektedir. Nadiren 12/36 sistemine göre çalışıldığı da olabilmektedir. 12/12 sisteminin ise tümüyle sona erdirilmiş olduğunu sanıyorum. Ya da öyle sanmak istiyorum.
Bu durumda sabah veya akşam göreve giden polis, en az 12 saat görev yerinde kalacaktır. Sekiz saat görev yerinde kalırsa eksik çalışmış gibi düşünülmektedir. Oysa 8/16 sistemine göre çalışılsa haftalık veya aylık olarak hesaplandığında aynı kapıya çıkılmış olacaktır. İnsan vücudunun sağlıklı olarak sekiz saatten fazla çalışamayacağı da bilim insanlarınca çeşitli kereler açıklanmaktadır.
12 saat yerine sekiz saat uygulamasına geçemeyişimiz ciddi bir talihsizliktir.
Nokta ve devriye görevlerinde nöbet süresinin ne kadar olduğunun belirginsizliği de ikinci bir talihsizliktir.
Bu nedenle nöbette geçecek süre, nöbet görevini yazacak amirin vicdanına bırakılmıştır. Bazen görülür ki, bir amir 8 ya da 12 saat aralıksız nokta görevi yazmıştır. Başka bir amir iki saatte bir değişim yaparak görev listesini düzenlemiştir. Bir başka amir de hava koşullarının çok olumsuz olduğu bir yerdeki devriye süresini bir saate kadar indirgeyebilmiştir.
Polisin Disiplinine, Merasim ve Topluluklardaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatı ile Vazifelerine Dair Talimatnamenin 22’nci maddesinde hümanist bir yaklaşıma yer verilmiştir: “Amir astına vazife verirken onun hususi halini, beceriklilik ve işe tahammül derecelerini de düşünmelidir.”
Benzer bir yaklaşıma Avrupa Konseyi Parlamentosunun 1979 tarihli ve 690 sayılı Kolluk Bildirgesinde de yer verilmiştir. Kolluğun Hukuki Statüsü yan başlığı altındaki ikinci fıkrada “Kolluk memurlarının, hakkaniyete uygun bir ücret alma haklarıdır. Üzerlerine aldıkları büyük risk ve sorumluluk ile düzensiz çalışma koşulları göz önünde tutulmalıdır” hükmü yer almıştır.
Yaptırımı bulunmayan her iki metinde de somut adımlardan söz edilemez.
Hangi amir, memurunun tahammül derecesini göz önünde bulundurur, hangisi bulundurmaz?
Hangi amiri rahatsız eden çalışma koşulları, başka bir amir için rahatsız edici değildir? Ya da daha az rahatsız edicidir.
Nöbet kulübelerinin fiziki durumu, hava durumu, ısı durumu nasıldır?
Devriye güzergâhı inişli çıkışlı mıdır? Zorlu bir bölgede midir?
İşte bu sübjektif kriterlerden dolayıdır ki bugüne kadar nöbet görevi ile ilgili net bir süre kayıt altına alınamamıştır.
Öyleyse ‘Bütün amirler, personelinin tahammül derecelerini düşünmektedirler’ varsayımı ortaya çıkmaktadır.
Gerçek öyle midir?
Bir polis amiri olarak tahammül derecesi gözetilmeden de nöbet görevi yazıldığını gözlemleyenlerden biriyim. Tuvalet ihtiyacı dahi düşünülmeden birkaç metrekarelik kulübelerde saatlerce tutturulan nöbetlere rastlanmaktadır.
Bir defada on iki saat çalıştırarak yangın çıkardığımız yere altı saat, sekiz saat nokta ve devriye nöbetleri yazarak körükle yaklaşmış olmuyor muyuz?
En azından nöbet süresinin üst sınırı belirlenemez mi?
Hakkaniyete uygun bir çalışma süresini belirlemek lazım! (2010)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder